oyun hamuru kokusu, annenin yaktığı ama tadına biterek, yediğin kurabiye kokusu, lahana bebeğin kokusu *, bir zamanlar her sabah yediğin rafadan yumurtanın kokusudur. bir kaç saniye gözünüzün önünden eski bir kaç anının geçmesine sebebiyettir.
-
-
üstünde arı resmi olan pembe ve yeşil renkteki silgiydi, ne güzeldi ya, kokla kokla doyamazdı insan..
-
nem! belki sadece benim için geçerlidir ama nem kesinlikle çocukluğu hatırlatır. bizim ev çok nemliydi be. ha, bir de elmalı pasta kokusu, üstüne de tarçın olacak ama.
not: sırf şu başlığa yazmak için üye olduğum sözlük. * -
deterjan kokusu bakkallara girince illa bi delik deterjan olurdu onun kokusu da tüm bakkala yayılırdı deterjan kokladıkça aklıma gelir.
-
bu biraz bebeklik kokusu oldu ama neyse.
(bkz: anne kokusu) -
tipitip'in karamelimsi, turbo sakızın kayısımsı-şeftalimsi kokusu.
erkek adam sakız çiğnemez diye iki kuruşluk zevkimizi zehir ederlerdi ama sırf o hoş koku uğruna ağzımızı yaya yaya çiğnerdik.
hala çıkar mı o sakızlar allasen? -
geçen gün kuyumcuya girdiğimde bana flasback yaşatıp, beni taaa izmir'e götürmüştür...
bir süre durakladıktan sonra, beynimde ''yok ya o olamaz ne alaka kuyumcu falan''diye beni düşündürüp, olsa olsa oda kokusudur dediğim, ve arkasından sorup, tipitip sakızı yanıtı aldığım, ve ben hala ısrarla üstüne ''çok utanç verici'' tekrardan ''pardon anlayamadım ne kokuyor'' sorusunu tekrar yönelttiğimde, o orta yaşlı adama yakıştırmamamla ilgilimidir bilmiyorum, ''sakız piyasada yok olduğundan da olabilir'' adamın verdiği cevap bana ''sakız hanımefendi sakız, tipitip sakızı çiğniyoruz'' demesi ile, sorunu çözdük...
cevabımı yazmayım daha utanç verici, orada yaşadıklarımı onlar anlamadılar ama, ben izmir de o bakkaldaydım, parasını verdim ve kağıdını söküp ağzıma attım. çocukluğum kadıköy' de alakasız bir yerde, bana yine göz kırptı, bir tipitip sakızıyla...