ahmet; yüksek okul mezunudur. askerliği bitirmiş ve döndükten 4 ay sonra işe girmiş ve kaderin bir cilvesidir ki; elektrik üzerine eğitim görse de muhasebeci olarak işe başlamıştır.
zeynep; liseyi bitirmiştir ve son bir kaç yıldır süper marketlerde kasiyerlik yapmaktadır. henüz 21 indedir. yaşı kadardır hayatının tüm tecrübesi. tanrı ona güzellik vermiş ve hayatındaki güzellikleri almıştır.
bir sonbahar günü ahmet işten yorgun argın çıkmıştır. aklından bir an önce eve gitmek ve bir güzel duş alıp yatmak geçmektedir. birden cep telefonu tüm planlarını beyninden kazırcasına titrer. hemen ekranını çevirir yüzüne doğru. kimin aradığına bakar. arayan celil'dir. pek de hazetmediği bir arkadaşıdır. istemeden de olsa açar telefonu;
ahmet; efendim! der isteksizce.
celil; ahmet! kardeşim nasılsın?
ahmet; iyiyim! sen nasılsın celil?
celil; iyiyim ben de! ne diycem. akşama arkadaşlarla toplanıcaz, future dayız. gelirsin di mi? bak bekliyorum!
ahmet; kardeşim bu akşam mazur görün beni! pek bi keyifsizim! gidip yatayım diyorum.
celil; ya daha iyi işte. eve gidip bunalım yapacağına gel orda muhabbet falan, kafan dağılır. akşama ordasın, kontörüm bitiyo hadi görüşürüz akşam!
.....
bu konuşma üzerine ahmet iyice keyifsiz bir hal alır. mecburen gidecektir artık. bu emrivaki için celil e iyice kızmıştır ve artık ondan daha fazla nefret etmeye başlamıştır.
zeynep marketten çıkmak üzeredir. gece çalışacak olan arkadaşı gelmiştir ama o sebebini bilmediği bir şekilde telaşlıdır. sanki bir yerlere geç kalmış gibi hızlı hareket eder. hızlı hareket ettikçe de eli ayağına dolaşır. arkadaşı hemen müdahele eder;
sibel; zeynep neyin var?
zeynep; bir şeyim yok! anahtarlarımı gördün mü?
sibel; nasıl bir şey yok? elin ayağına karıştı?
zeynep; abartma sibel! eve geç kalmayayım diyorum, daha yemek yapıcam!
sibel; neyi abartmayayım, anahtarlar gözünün önünde sen anahtar arıyosun.
zeynep; aaa! burdaymış, ya söylesene niye arattırıyosun?
sibel; hay allah ım akıl fikir ver bu kıza!
zeynep; neyse sana kolay gelsin, gittim ben!
sibel; bi haller var sen de ya neyse! dikkatli git.
zeynep; hadi hoşça kal!
.....
zeynep hızla evin yolunu tutar. oturdukları ev iş yerine yakındır ve otobüse para vermektense yürümeyi tercih eder zeynep. eve yaklaştığında kapı önünden uzaklaşmakta olan, mahalleden arkadaşı gülay ı görür ve seslenir.
zeynep; gülay! gülay!
gülay; nerdesin be canım! gel bi öpeyim kız özlemişim!
zeynep; ya ben de özledim seni! ne zamandır görüşemiyoruz.
gülay; ben hep burdayım ama sen çıkmıyosun ki dışarı.
zeynep; ya sorma, iş güç işte. ev de bana bakıyo biliyosun.
gülay; evet. ne diycem ben sana; akşama alıyorum seni de çıkalım bi dolaşalım. benim liseden arkadaşlar toplanıcaklarmış. eski günlerin hatırına. oraya gitcem, sen de gelirsin benle.
zeynep; ya ben tanımam ki kimseyi, sıkılırım orda. sen git güzelim be.
gülay; ya yalnız bırakma işte beni. ben de zaten çoğunu hatırlamıyorum. celil söyledi bana da.
zeynep; peki madem, ama çok geç kalmayalım, sabah işe gidiyorum biliyosun.
....
ahmet, celil i arar;
-celil, ben ahmet!
+buyur ahmet.
-saat kaç gibi orda olacaksınız?
+valla heralde 7-8 gibi orda oluruz.
-eee, saat zaten 6:45.
+ben çıkarım şimdi hemen giderim oraya. araç var mı sende?
-yok, ben bi otobüse atlar gelirim.
+ya yolumun üzerindesin, alırım ben seni. hadi hazırlan geliyorum ben.
-iyi madem, ben hazırım zaten. bekliyorum.
.....
zeynep evde yemek hazırlarken saatin nasıl geçtiğini bile anlamamıştır. babası ve abisi gelmiş, yemek yemişler ve odada tartışmaktadırlar. o sırada zeynep saate bakar ve geç kalacağını düşünür.
hemen gülay ı arar;
-gülay?
+evet. zeynep sen misin?
-evet. geliyo musun? bak beni almadan gitme. ben bilmiyorum orayı.
+tamam, ben çıkıyorum şimdi alırım seni. hazır mısın sen ?
-ya daha yeni sofrayı topladım ama sen gelene kadar hazır olurum.
+tamam hadi vakit kaybetme o zaman. görüşürüz.
-tamam, görüşürüz.
....
zeynep babasından izin istemek için salona geçti;
-baba.
+hıı.
-baba ben bu akşam gülay la dışarı çıkıcam. izin verirsin di mi?
+git kızım git. ama bak çok para harcamayın.
-yok baba. para harcamıycaz. belki çay içeriz.
+bana para bırak da öyle çık. yarın faturaları yatırayım ben.
-baba bu ay...
+yok mu paran?
-var baba, çantamdan alırsın.
.....
gülay kısa bir süre sonra kapının önüne gelir. zili çalar. zeynep kendince makyaj yapmaya çalışmış ama yüzündeki makyaja alışık olmadığı için aykırı görüp silmeye karar vermişti. yüzünü temizlerken gülay gelmişti. abisi gülay a kapıyı açmış ve içeri almıştı. gülay odaya geldiğinde zeynep in yüzüne bakıp; "çok güzelsin sen kız" diyerek imrenmeyle bakmıştı. zeynep bir anda alışık olmadığı aldığı için iltifatın utancını yaşadı. daha sonra çıktılar ve yola koyuldular. yolda gülay zeynep i uyarmaya çalışıyordu.
-bak kızım, erkek milleti kurttur. kuzu olduğunu belli etme. daha cin fikirli biri gibi davran, kolay lokma olmadığını bilsinler.
+gülay saçmalama. yemezler beni merak etme.
-ben erkek olsam kaçırırdım seni deli. şu güzelliğe bak.
+abartma gülay.
-yok be vallahi abartmıyorum.
....
gülay ve zeynep buluşma yerine vardıklarında , ahmet ve celil henüz gelmemiştir. ahmet evde celil in gelmesini beklemektedir. celil de evden çıkıp berbere saçını taratmak için gitmiştir. ahmet celil i tekrar arar ve nerde olduğunu sorar. celil de aceleyle berberden çıkar ve ahmet in evinin yolunu tutar. çok geçmeden eve varır. bir kaç kez kornaya basar. ahmet perdeyi aralar ve eliyle "geliyorum" der gibi bir işaret yapar. biraz sonra ahmet bahçe kapısından çıkar ve uzun ve hızlı adımlarla yaklaşır ve biner arabaya. yola çıkarlar.
zeynep ve gülay içeride girişin hemen sağ tarafında duvara en yakın masada oturmaktadırlar. gülay tanıdığı arkadaşlarının yanlarına gidip dolaşırken zeynep masada tek kalmıştır ve etraftaki diğer erkeklerin bakışlarından da rahatsız olmuştur. içerisi çok sıcak ve bunaltıcıdır. biraz canı sıkılır ve yanından geçen garsona bayanlar tuvaletinin yerini sorar. sonra da tuvalete gider. amacı elini yüzünü yıkayıp rahatlamaktır.
bu sırada cemil ve ahmet mekana varırlar. celil aracı parketmesi için ahmet e rica eder ve hızla kapıda gördüğü eski arkadaşının yanına koşar adım gider. ahmet araç için uygun bir yer bulana kadar herkes gelmiştir. ahmet de genel tanışma anını kaçırmamak için hızla içeri gitmektedir. bu sırada zeynep de tuvaletten çıkar ve bir anda ahmet le karşılaşırlar. ahmet duvara vuran bir araba gibi olduğu yerde çakılı kalır. zeynep ahmet'ten daha şaşkındır. elindeki kağıt havluyu dışardaki çöpe atacakken cebine koymuştur o anda. sonra "pardon" der ahmet, hayatında en zor konuştuğu an olan bu anda. "önemli değil. ben özür dilerim asıl" der zeynep. arkasını döner ve içeri doğru yönelir. tam bu esnada ahmet bir anda hayatının bir yarısının içerde bir diğer yarısının da kendinde olduğunu farkeder. vücudu artık kontrolünden çıkmıştır. sanki o dışardan olanları izlemektedir. bir anda zeynep e seslenir;
-hamfendi, bi saniye!
zeynep bir anda şaşkın ama içinde garip bir huzur ve umutla geri döner;
-efendim, buyurun?
+ben içerdeki partinin oldukça sıkıcı olacağını düşünüyorum ve anladığım kadarıyla siz de burda pek mutlu değilsiniz.
-o kadar mı belli oluyo?
+isterseniz dışarda bir çay bahçesi var. hemen 50 metre aşağısı ve deniz kenarında, çok güzel bir yer.... çay içmek isterseniz? ... yani... birlikte... bi çay...
zeynep iyi biridir ve ahmet in daha da zor durumda kalmasını istemez. ahmet de yakışıklıdır aslında. ama kendine bakma konusunda biraz eksiktir. zeynep ahmet in şaşkınlığını saflığına yorumlar ve bir an ahmet in gözlerine takılı kalır. bu sırada ahmet in teni tamamen al al- mor mor olmuştur. zeynep bu anı bozmak istemese de bir anda şunu söyler;
+ben çantamı alıp geliyorum hemen.
-peki, der ahmet.
zeynep içeri doğru yürürken ahmet ardından bakar ve "işte hayatımı adayacağım kız bu" der. heyecanını yatıştırmaya ve eski doğal rengine dönmeye çalışır. bir iki kez derin derin nefes alır verir. zeynep gülay a haber vermeden çantasını alır ve çıkar. gülay masaya döndüğünde zeynep i yalnız bıraktığı için kızıp gittiğini düşünür. celil de arabasını emanet ettiği arkadaşının içeri gelmediğini anlayınca korkmaya başlar. kaza mı yaptı acaba diye aklından geçirmeden edemez.
ahmet zeynep le, bahsettiği çay bahçesine gider. zeynep sadece çay içmek istediğini söyler. ahmet garsona seslenir ve eliyle "2 çay" diye işaret yapar. sonra ahmet hayatından bahsetmeye başlar, zeynep de çekinmeden tüm hayatını detaylı bir şekilde özetler oracıkta.
sohbet sırasında saatin farkına varmazlar. zeynep saati farkettiğinde eve geç kaldığını düşünür ve telaşlanır. aceleyle ahmet ten özürler dileyerek masadan kalkar. ahmet saat geç olduğu için evine kadar eşlik etmek ister. zeynep de gerçekten korkmuştur ve kabul eder. eve doğru yola çıkarlar.
ahmet in cebinde taksiye verecek parası yoktur. celil in arabasının anahtarı cebindedir. ama o anahtarı da arabayı da unutmuştur. zeynep durumu anlar ve "yürüyelim, olmaz mı?" der. ahmet bu anlayışlı kızın ağzından çıkan her kelimede biraz daha aşık olmaktadır zeynep e. yol çok çabuk biter. evin önüne geldiklerinde saat iyice geç olmuştur. zeynep çantasında anahtarlarını ararken ahmet de bir daha görüşmek için ne yapması gerektiğini düşünmektedir. zeynep e "seni tekrar görebilir miyim?" diye sorar. zeynep de çalıştığı marketi tarif eder ve böylece büyük bir aşka atılan ilk adımların gerisi gelecektir....
.....
devam gelebilir...
şükela: tümü
|
bugün
başlıkta ara