mandalina kabugu 2. nesil yazar

saç baş yapılır, kıyafet hazırlanır ve banyo karşısına geçilir.cep telefonu ya da fotoğraf makinesi hafif yana yatık tutulur.fotoğrafı çeken aygıt saklanmaz aksine flaş patlamasının öne çıkması amaç edinilir.sıçılan yerde foto çekmek de nedir yahu.

yankı eşliğinde tüm komşuları ses yolu ile taciz etmek.
hele ki şarkı söyleyen 7-8 yaşlarında cırlak bir veletse çekilmez oluyor.

sanırım birileri alt komşumun oğlu berke'ye istiklal marşı'nın duş alırken değil de törenlerde söylenmesi gereken bir marş olduğunu anlatması lazım.

bir bar tuvaletine girdiğiniz anda o anda işini henüz halletmiş eski bir arkadaşınızla karşılaşırsınız. elini yıkamadan elinizi sıkıp boynunuza sarılır. utanmadan sonra da ellerini yıkar. çıkar gider.

küçücük tuvalette, tecavüz edilmiş ve tek başınıza hissedersiniz. artık sidikli bir el, sidikli bir ceketle hayat sizi bekliyordur. bol şans. *

seviştiği kişi kocası ise orospuluk yapan kadındır, daha ötesi yoktur, seviştiği kişi sevgilisi ise yine yaptığı normal değildir, seviştiği kişi yoldan geçen biri ise olabilir bak, kapıcıya vurdurup kuyumcuyu hayal etmek güzel olsa gerek.

insanın doğası ile alakalı bir durumdur. çünkü insanlar bağlanmayı isterler, zor günlerde yanlarında bulunan insanlar görmek isterler. bağlanamayınca ve zor günlerinde tutunacak dal bulamayınca yalnızlık hüzün boyutunu alır. doğrudur buna bir şey söyleyemem.

benim sorunum şudur ki; bağlanmak, tutunacak bir dal aramak temel hedefi zincirlerini kırmak olan insana ne derece uygun düşer?
bunun hiçbir açıklaması yoktur. bağlarından arınmak isteyen, hiç kimseye aidiyet duygusu hissetmek istemeyen kişiye yalnızlık acı değil zevk verir.

yalnızlığı hüzünlü bir hale dönüştüren gerizekalılarsa melankoliklerdir.

muhtemelen ikinci gün kemoterapi'ye başlayacak insandır.
o kadar bok, o kadar gaz insanın içinde kalırsa ne olur a dostlar?
kanser olur tabi yaaa.

ne demiş atalarımız?
içimde kalıp kanser olacağıma kıçımdan çıkıp konser olsun.
bunu sağlamazsan ne olur? bağırsak düğümlenmesi dahil, midende grizu patlaması gibi çeşitli rahatsızlıklara yelken açarsın. yapma öyle şeyler. ye, iç, sıç. götün işlevsizleşmesi çok kötü bir şeydir.

elektriği kiloluk bir şey gibi gösterse de şu başlık gerçekten olayın meydana gelmesi şahsımı fena derecede mutlu eder.

devleti keriz yerine koyup kendince hesaplara giren ibişlere güzel bir ders olur hem. hem sadece cereyana kapılmasınlar, ölsünler lan! sen o elektriğin parasını veremeyecek kadar acizsen yaşama zaten!

yalnız bırakan kişiyi görünce ya da hatırlayınca vuku bulan şeydir. ama kimse yalnız kaldığını fark etmek istemez.

gözlemleyebildiğim kadarıyla ciddi anlamda yaşanılan aşk veya yaşadığı sanılan aşk akabinde veya ilişki sırasında, bazı tiplerde sıklıkla rastlanabilen durumdur. bunun bir marifetmiş gibilerinden dayattırılması şeklinde de bir genel kanı vardır. nedense insanların işte kalbimize gömdük icabında, yok ordan girdik burdan çıktık hepsi sanamıymış kahpe, gibilerinden giderleri olur ama 1 saat sonra git yine kendini jiletleme mertebesine ulaşmış, kafa yine bir milyon, yine gözler ağlamaklı falan.

şimdi eskiden bize anlatırlardı ben yavaş yavaş kavramaya başladım gibime geliyor bilmişlik olmasın. bir kesime boş gelecektir illaki bir kaç muhterem de çıkıp "sen ne anlarsın lan" gibilerinden hayıflanabilir ama yaş ilerledikçe sorumluluklar artar. ondan sonra bu tutumla geçtiyse bir döneminiz, geriye dönüp bakmak istemezsiniz. yani normal insan davranışının bu şekilde olduğunu düşünüyorum. bunun dışında kalan istisna durumları da yok değildir elbet. ama usta nasıl oluyor allasen 24 saat melankolik modda takılmak. hani içim yanıyor, ne yaşadığımı ben bilirim ayakları da bir yere kadar nihayetinde. bıraksan ölür de ama neyse çok atıp tutmak yersiz. herkesin iyi kötü böyle aşk maceraları vardır da, ne diyelim allah kurtarsın.

kişi şöyle ciddi anlamda bir can havli yaşarsa (allah korusun)o zaman görürüm ben. içten içe bir yanma o zaman oluşuyor, sonra ne ayşe ne kalır ne fatma. *