çok konuşan boş konuşur kabilinden bir sözdür.
vakt-i zamanında ismail ustamdan yediğim ayar sayesinde aklıma kazınmıştır.
az laf çok iş demek istedi o zaman. yıllar oldu, her daim duşunurum.
entry'ler (66) - sayfa 2
-
boş kap çok ses çıkarır
-
hayatımda ilk defa seninle dans ediyorum
''ama bu 19. ilişkim'' denilince pek de önemli olmayan şey.
-
çok kişinin kellesi gidecek daver çok
tosun paşa filminden güzel bir tehdit. *
-
bok mu vardı bu ülkeyi bu kadar çok sevecek
bir ülkeyi sevmeyi kavgadan kavgaya koşup helikopterden bir başka helikoptere atlarken şarjör değiştirmek sanan psikopat ruhlu adamın "alayınız fıs lan" mesajlı vatanseverlikten uzak şikayeti.
-
kötü başlık yoktur az vodka vardır
rus yazar sözüdür.
-
kapı gıcırtısında oynayan kız
oynamayı çok seven ve duyduğu müzigin ritmine dayanamayıp kıvıran hanım kızlarımıza takılan lakap.
-
kız değişim öğrencilerinin motor olarak görülmesi
üniversitelerde kök salmış çeşitli abazan hareketlerinin bir tür öngörüsüdür. hiç kimse demesin ki 'aa yok, ben hiç o gözle bakmıyorum.' gelmişler işte, iskandinavya'nın iri kemikli, ilik gibi kızları, görmezden mi geleceksin? yavaş gel de saçı başı dağıtma.
bunu engellemenin yolu yok, ama at gözlüklerini çıkarıp da bi geniş düşünülse, o zaman yerli partner sayısının daha fazla olduğunu ve daha kolay elde edilebileceklerini idrak edebilecek. ama yok, illa değişim olacak. tabi, her zaman da bembeyaz doksan-altmış-doksan hatunlar denk gelmeyebilir. senelerden geçen sene, arkadaş geldi: 'oğlum bi karı var, exchange, bu akşam ayarlayabilirsem dışarı çıkıcaz, sonra da ev, hehe.' bi heyecan bi heyecan, 'arkadaşları varsa onlar da gelsin lan, hadi ayarlarsın' gazlarıyla olaya dahil olursun ve buluşma yerinde kocaman bi hayal kırıklığı. evet kocaman. amerikalı iki kız, biri 80 kilo-1.80 boy, diğeri de meksika göçmeni bi şoparımsı. diyebilirsiniz ki 'buldun da şeylisini arıyosun.' sadece şunu söylüyorum: türk kızlarının canına gurban.
dervişin fikri neyse zikri de o olur derler ya, karı deyince anlamalıydım. ama artık çok geçti. ingilizce pratik yapmış olduk. her zaman fırsat olmuyo malum. -
bakmaya doyulamayan güzel kız
bazi kizlar vardir ki guzelligin en uc noktasindadir. ornek vermek gerekirse kendimi verebilirim. bakmaya doyamazsiniz. saatlerce baksaniz sikilmazsiniz.
-
çantası olduğu halde telefonunu elinde taşıyan kız
kaç kaç..
tespite destek gerek diye düşündüm.
bu tür kızlar genellikle bostancı'dan fırlamadır. ya da oralı olmak isteyen kızcağızlar tarafından gerçekleştirilir. yine genellikle at gözlüğü tarzında bir gözlük vardır. ama sadece yanları değil gözün tüm çevresini kapatacak şekilde, kahverengi tonlarında büyükçe bir gözlük bu. hani " ben buradayım dedirten tarzda." adidasları da çekmiştir alta. ya da gri bir pamuklu eşofman. mutlaka markadır. işte dedim ya, " ben buradayım " demek ister. saçlar düz ve fönlüdür. o ordadır. saati gümüştür. piyer kardendir ve o ordadır. kolda bir çanta vardır yazarın dediği gibi. deridir büyük olasılıkla. kocaman, devasa türde. o ordadır. ve final olarak, elde bir cep telefonu. bakın ne kadar tezat. "cep" telefonu ulan bu. koysana cebine. o da olmadı devasa çantan koy. hayır koyamaz. o orda olmak isteyecektir. biliyoruz ki o ordadır. -
güzel kızın yanındaki çirkin kız
güzel kız sayesinde erkekler tarafından popüler listesinde kendine yer bulan kızdır. güzel olmadığını bildiği için güzel kızın aksine herkes ile konuşmaya meyillidir.bazı durumlarda güzel kıza ulaşmak için kullanılır.
-
haram yemedim diyen kişinin her akşam içki içmesi
haram yemek deyimi başkasının hakkını yemek manasına gelmesinden mütevellit haram içmek ise islam'ın haram ettiği içkiyi içmek olduğundan gayette mantıklı olan eylemdir. lakin eleştirirken komik duruma düşücem diyenlerin işine gelmemektedir.
-
hep kahır
sözü ve müziği kendisine ait bir cem karaca şarkısı. anısına yapılan albümde ayhan yener tarafından seslendirilmiştir.
dur! bırak kaynasın
kahvenin suyu
bana istanbul'u anlat nasıldır
bana boğazı anlat nasıldır
haziran titreyişlerle, kaçak yağmurlar ardı
yıkanmış kurunur muydu yine o yedi tepe
ana şefkati gibi sıcak güneşte
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle
hep kahır, hep kahır, hep kahır
bıktım be..
dur! bırak kalsın
açma televizyonu
bana istanbul'u anlat nasıldır
şehirlerin şehrini anlat nasıldır
beyoğlu sırtlarından, yasak gözlerinle bakıp
köprüler, sarayburnu, minareler ve haliç'e
diyiverdin mi bir merhaba gizlice
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle
hep kahır, hep kahır, hep kahır
bıktım be..
dur! bırak kımıldama
kal biraz öylece ne olur
kokun istanbul gibidir
gözlerin istanbul gecesi
şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım
gök kubbenin altında orda da beraber
çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali
hasretimin çölünde sanki bir pınar gibi
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle
hep kahır, hep kahır, hep kahır
bıktım be.. -
yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle
cem karaca'nın hep kahır şarkısında geçen anlamlı bir söz. hayal kurmayı sevenlerin ağzından çıkma olasılığı yüksek. bazen yalanlar öyle olduğu bilindiği halde insanı uzak diyarlara götürür.
-
alkollü camiye giren adamı öldürmeye çalışmak
bir akl-ı evvel çabası.niye öldürülsün,niye çıkarılsın ki kardeşim?cami müslümanların evi,sığınağı değil mi?adam gelmiş sığınmış,al içeri,dolansın,bakınsın,soğuksa ısınsın,sıcaksa serinlesin.sızmak istiyorsa bırak bir köşede uyusun.hatta bir de başının altına ceketini,montunu katlayıp koy.bir şeyler ikram et.bir vakit sonra uyanıp ayıldığında,şaşırsın,nen zannetiğim gibi değilmiş desin.nedir bunun din'e,kitaba zararı biri bana anlatır mı?
-
ders çalışmaktan ölmek
yazık. ailelerimiz ve eğitim sistemimizin müthiş bozuk altyapısı ve bununla beraber gelen darmadağın üstyapısı sayesinde ortaya çıkan vahim sonuçlar. ülkemizde ders çalışmayı araç değil, amaç olarak gösteren okul, dershane ve aile işbirliği ile gelen bu vahim sonuçlardan ise kimse kendisine pay çıkartmıyor. ihale ölen kıza kalıyor ve "çalışmasaymış" deniliyor. unutmayın, bu sadece haberlere yansıyan. yansımayan yüzlerce serumlu tedavi vakası var. okulunun, kitabının, dersinin, dershanesinin içine edeyim arkadaş. o can olmadıkça bunların bir anlamı var mı ?
ders çalışmayı bir araç oalrak göstermek, ve hedefe ulaşmaktan önceki bu araçların, sadece ve bir tek ders çalışmak olmadığını söylemek gerekir. amacın ise, üniversiteye girmek değil, üniversitenin sadece bir araç olduğunu, asıl amacın ise hayatını rahat ve istediklerini elde edebilecek şekilde yaşamak ve yanında yaşamasını istediğin insanlara yaşatmak olduğunu belirtmek gerekir. herkesin amacı bu olmayabilir. bu yüzden öncelik çocukları dinlemekten geçer. ülkemizde üniversiteye girecek yaşta insanlara, hala "aklı ermez" sıfatı altında bakıldığından, fikirleri sorulmuyor bile.
korku, baskı, şiddet, ötekinin kızı, bunun oğlu gibi taktiklerle devam ederse bu iş, en iyi ihtimalle klinik vakası haline geliyor çocuklarımız.
düzenini sikeyim böyle işin. üniversiteden mezun olanları da görüyoruz. adam olunmuyor üniversite okumakla kısacası. orası daha uzun bir konu bu yeter şimdilik.
yazıklar olsun bu eğitim sistemine ve bu eğitim sistemi sayesinde çocuklarını göz ardı eden ailelere.
son sözüm şu o ailelere : o üniversiteler götünüze girsin.