bazen bir sıfat, bazen öğe garip yani. benim anlatmak istediğim sıfat olanı. karakterle ilgili olanı yani.
hani insanın vücut yaşı ile beyin yaşı arasındaki orantı. her an değişebiliyor. beklemediğin hareketler, hakaretler felan. aslında anlatmak da yersiz. düşünüp bulmak lazım.
entry'ler (68) - sayfa 4
-
çocuk
-
anasına bak kızını al
ailenin, çocuğun gelişiminde oynadığı role güzel bir örnektir.
çocuklar yaşamları boyunca anne ve babalarını örnek alırlar ve kendi davranışlarını şekillendirirler. böylece anne-baba ve çocukları arasında bir benzerlik oluşur. ayrıca soya çekim de bu benzerlik açısından dikkate alınması gereken bilimsel bir gerçektir.
özellikle annelerin kız çocukları üzerinde ki yansıması çok büyüktür. anne model olarak görüldüğü için doğal olarak çocuğun düşünceleri, davranışları, annesine benzer.
etraftakı örneklerine bakıldığında, esasında çok yerinde bir tespittir. *
bazen de ters yansımalar olabilir tabi. her zaman her koşulda aynı sonucu vermeyebilir. temkinli olmakta fayda var yine de * -
turizm
turizm, dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye gezmen çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümüdür.
-
turist
turizm etkinliğine katılan insan.
-
antalya
türkiye cumhuriyeti'nin ege bölgesi'ne dahil olan, topraklarının bir kısmı akdeniz bölgesi içine giren, dalaman, fethiye, marmaris, datça ve bodrum gibi tatil bölgeleri ile ünlü il.
-
muğla
türkiye'nin güneyinde yer alan bir ilidir. ülkenin turizm başkenti sayılabilecek il türkiye'nin en çok turist alan ilidir.
-
bodrum
koylarıyla, insanlarıyla, doğasıyla mükemmel, bilegi bükülemeyecek tatil beldesi. muğla'ya bağlıdır.
-
türk hamamı fin saunasını döver demek
yazlık yörelerde yaz aylarında yükselen ses.
(bkz: antalya)
(bkz: bodrum) -
çıkışa gel çıkışa
lisedeyken kavga olaylarının vazgeçilmez cümlesidir.okulda kavga çıkarmaya g*tü yemeyen öğrenci tipi, karşısındakini mutlaka çıkışa çağırır. *
-
benim babam senin babanı döver
sidik yarıştırmanın pro ergenlik hali. ama o zamanlar için karizma bi lakırdıdır.
-
çeşmeye su almaya gidiyorum diye evden çıktı
eski geyiklerdendir: eskilerin yaptığı esprilerden.
ne var ki olayın bir de gerçek olması, bundan bir kaç ay önce yaşanmış olması var.
istanbul beykoz/tokatköy'de oturan bir kız, evden, "anne ben çeşmeye kadar gidiyorum, su alıp geleceğim" dedikten ve evden ayrıldıktan tam bir ay sonra, polisler tarafından yapılan aramalar sonucu, izmir çeşme'de sevgilisiyle ortaya çıkıyor.
işin daha da ilginci;
daha önceden de vukuatlı bu kız!
olaydan yaklaşık bir sene önce; "anne ben bodrumdan odun almaya iniyorum aşağıya" diye çıkmış ve o kez de bodrum'da, gene aynı kişiyle yakalanmış ve ailesine teslim edilmiş.
aferin!
en azından "yalan söylemedim ki" deyip yırtma şansı var.
daha bunun bakkaldan samsun alması var di'mi?
uydurur bir şekilde... -
erkeklerin evlilik fobisinin nedenleri
e-kolay ın derlediği bir anketin erkeklerden alınan itiraflara göre sonuçları:
1- o hayati cümleyi duymak: hastalıkta ve sağlıkta... (gardiyan gelir, hapishane kapısı kapanır.)
2- her milletten meyvelerin tadına bakma hayalinden vazgeçmek. (şahane bir aşk ve şehvet seline kapılıp bir çiçekten öbürüne konmak)
3- "ya?" kuruntusuna kapılmak. (ya başka bir kadına aşık olursam?)
4- boşanmak. (yanlış ata oynamak gibi)
5- anne - babanın başarısız evliliklerini tekrarlamak. (ya da anne - babanın mutlu evliliğini tekrarlamak, günün birinde karısına "meleğim", "balım" ya da "aşkım" diye hitap etmek)
6- başkanlık mevkiinden ve eğlence şirketi müdürlüğünden feragat etmek. sonra da uzlaşma denen şirketin yönetim kuruluna hesap vermek zorunda kalarak, her kararın günün birinde insanin neşesini kaçıran bir teftişten geçeceğinin tamamen bilincinde olmak.
7- evcilleştirilen kocalar kardeşlik derneği'nin aktif üyelerinden biri haline gelmek.
8- ezbere bir hayat. (sıkıntı, fazla yüzgöz olma ve sıradanlık)
9- sükünet, denetim, bos alan, mahremiyet, bütün gece spor kanalı izlemek, ahbaplarla poker, sigaradan alınan bir fırt, leş kokan spor ayakkabılar gibi nimetlerden feragat etmek.
10- misafir odasında başlayıp kanepede devam eden erotizmden vazgeçerek düzenli ve renklilikten uzak bir seks hayatına adım atmak.
* -
can yücel
bir zamanların milli eğitim bakanı hasan ali yücel'in oğlu, türk şiirinin büyük ustası nam-ı diğer can baba.
1926 doğup,1999 da ölmüştür.
ankara ve cambridge üniversitelerinde latince ve yunanca okumuştur. çeşitli elçiliklerde çevirmenlik yapmış, londra'da bbc'nin türkçe bölümünde spikerlik yapmış, bodrumda turist rehberliği yapmıştır.
askerliğini kore'de yapmıştır.
son yıllarında datça'ya yerleşen can baba için, ölümünden sonra datça'da can şenliği adıyla festival düzenlenmeye başlamıştır. bildiğim kadarıyla ailesinin karşı çıkması nedeniyle son bir kaç yıldır düzenlenmiyor.
can baba şiirleriyle olduğu kadar yaptığı aslına pek bağlı kalmasa da son derece güzel çevirilerle de ünlüdür. brecht, lorca ve shakespeare'i kendi yorumuyla çeviren şairin dilinden bir daha okumak lazım gelir.
'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde türkçeleştirmiştir. oedipus kompleksini anam avradım olsun kompleksi olarak yorumlamıştır.
bir de ödp den izmir 1. sıra milletvekili adayı olmuştu.
bir şiirinde de demiştir ki;
körfezdeki dalgın suya bir bak; göreceksin nato' nun kablosu durmakta derinde.
(nazireler 3' ten) -
kart sensin postal da sana girsin
can yücel tarafından kime söylendiği kesin olmayan söz. ece ayhan diyen var, alev alatlı diyen var duygu asena diyen var... neyse sonuçta can baba koymuş mu lafı koymuş. biz işimize bakalım...
-
tıkanık burnu açan cep telefonu melodisi
japonlar tarafından geliştirilen yeni nesil ilacımsı icat.
cep telefonuna yüklenen bu melodi 30 saniye burnun yakınında çaldırılınca, tıkanık burun açılıyormuş. titreşimler yardımıyla bir şey oluyor galiba.