siyaset yapmanın serbest olduğu bir ülkede, siyasi kimliğini istediği gibi belli etme hakkına sahip insanın türbanıdir bu.
entry'ler (59) - sayfa 4
-
siyasi bir simge olarak türban
-
bir oks motivasyonu olarak playboy dergisi
ergenlige yeni adim atmis, daha henuz cocuk sayilabilecek insan evlatlarini motive etmek amaciyla sinav dergisi dersaneleri finike subesi'nin dahiyane fikri. 8'nci sinifa gecince kerhaneye goturuyorlarmis, alinan son duyumlara gore.
7'nci sinif ogrencisi aboneler icin;
8 sayı konu anlatımlı dergi
2 sayı periyodik ödev dergisi
4 adet deneme sınavı dergisi
1 adet yarı yıl tatil çalışma kitabı
4 adet çözümlü soru bankası
1 adet 2006 oks soruları kitabı
4 adet rehberlik kitapçığı
1 adet sırt çantası
1 adet playboy aboneliği -
mülki idare amirliği hizmetleri sınıfı
vali, kaymakam ve maiyetindeki personelin oluşturduğu personel sınıfıdır.
-
alevilerin sünnileri yobaz olarak görmeleri
bir çeşit etki tepki olayıdır.
sunniler, alevileri türlü şekillerde tanımlarlar hoyratça. onlar da siz bizi yaktınız sivas'ta diyerek yobaz olarak nitelendirirler. ne olacak bunların hali bilemiyorum doğrusu? her daim demişimdir paydanız insanlık olsun hocu, gerisinin koy götüne! -
gençlerden nefret eden üniversite hocası
üniversiteye yeni başlamışız o zamanlar..
bir tarih hocası geldi. ellili yaşlarının son demlerinde uzunnn boylu bir adam.
ilk ders, konuştuuuuu, konuştuuuu, konuştuuuu..birden bana döndü, üzerimdeki lamb of god tişörtünü işaret ederek, "sen satanist misin? çık dersimden" dedi. şaşırdım ister istemez, aslında taksim'de şurda burda tahtakale'nin böğründen kopup gelen çingene pembesi gömlekli briyantinli elemanların "aaa satanist!" nidalarına "dikkat et seni de kesmeyeyim" diye cevap vermiş hatunum ama, bir öğretim görevlisinden böyle saçma bir laf işitmek?
"imza atmadan çıkmam" diye diklendim, attım ve çıktım.
ikinci hafta, yine oturuyorum. bu sefer üzerimde "anti everything" yazan bir tişört var. adam baktııı, baktııı.."sen anarşist misin? çık dersimden" dedi. yüksek sesle la havle çektim, insanları kılığına kıyafetine göre yargılamak doğru değildir diye veciz bir laf edip çıktım. ardımdan dersi terkedip benle sigara odasına gelen birkaç punk arkadaş da oldu.
üçüncü hafta, bu sefer siyah bir gömlekle gittim derse. hoca uzunnn uzun mussoliniyi anlattı, italyan faşistlerinin siyah gömlek giydiğinden, silah ucuna karanfil takmalardan filan bahsetti. sonra bana baktı, "sen faşist misin?" dedi. "eeee" diye çemkirdim. "daha da gelmem!" diyerek çantamı aldım ve çıktım.
ardımdan kıyamet kopmuş.
sınıfın çoğu dersi terkedip çıktı.
sadece dersten başka bir halt düşünmeyen bir iki yalaka inek kaldı. -
abraham sweetvoice
ibrahim tatlıses adamının, atatürk'ün olmaması durumunda olacağını iddia ettiği kişi. tanrım bu ne asil 30 ağustos yorumudur diye düşünmekten alamıyorum kendimi..
van tu tiri foro dan sonra ingilizceyi bayağı ilerletmiş ama ibrahim tatlıses bey. sweetvoice falan..
bu geyik de baydı artık ha.. sen anandan yine çıkardın amma, baban kimdi bilemezdin şerefsiz dedik bitti. her gün birisi türeyip 'atatürk olmasaydı benim saç rengim sarı olurdu', 'atatürk olmasaydı gözümün üstünde kaş olmazdı' diyor, yeter yahu. tamam, biliyoruz atatürk olmasaydı biz de olmazdık da, yeter adamın adını sömürdüğünüz da.
daraldım billahi. -
ibrahim tatlıses ingilizcesi
enfes bir ingilizcedir. pratik konusunda harikadır. öyle ki türkiye'nin önde gelen dil kursları yurt dışı gezilerindense abraham sweetvoice albümlerini tercih ediyorlarmış. van tu tiri forrooo!
-
ibrahim tatlıses tarzı öpüşmek
"romantizm'de kadının nefesini heyecandan kesmek" lafını yanlış anlamış ipo abimizin, ablaları adeta vakumlama suretiyle öpüşüdür. bıyıkları hatunların kaşlarına kadar çıkardı düşün artık. bir de sürekli kafayı sağa sola çevirmek vardır ki, burada "hatunun başını döndürmek" yanlış anlaşılmıştır. denemeyin, denettirmeyin ne diyeyim.
-
ibrahim tatlıses öpüşü
iğrenç bıyık ve dudaklarla hatunların alt dudaklarından başlayıp üst dudaklarına doğru giderek vakum yoluyla yapılan tiksinçlik.
-
ibrahim tatlıses ağlayınca üzülen kesim
bunlar da güzel memleketim türkiye'nin güzide illerine dağılmış kişilerdir. ayrıntılara girmeden önce şahsi kanaatimi belirtmek istiyorum. bana kalırsa, ibrahim tatlıses, türkiye'nin başına gelmiş en kötü şeylerden biridir. sıralamadaki yeri için tansu çiller ve serdar ortaç ile çekişmektedir. kenan evren en tepeden nanik yapıyor alayına. mırzısklesice.. mırzısklesice benim kedimin ismidir. patileri çok sirindir.
şimdi ibrahim tatlıses, sahip olduğu bok gibi paraya aldırmadan hüngür hüngür ağlıyor, zaten zaman içinde yozlaşmış duygularımızı sömürüyor. gözyaşlarını sadece çiköfte ile dindirebiliyorlarmış. bu adam, bildiğiniz üzre günün herhangi bir anında, herhangi bir yerde, herhangi miktar kebabı mideye indirebilir. ertesi gün de şahsi şovunda halkı adına üzüldüğünü söyleyip ağlar. bunun ağladığını görüp üzülen bir kitle var, yok değil. 'vay ne büyük adamdı da, yok efendim mağaradan doğan güneşti de, kıl efendim o bizim içimizden biri, tüy efendim samimi birader samimi..' ne samimiyeti lan? canını sıkanın topuğuna gömüyor domdom gurşununu herifçi? suçu ispatlanana kadar yasalar önünde her insan suçsuzdur diye bir hüküm olduğu için anayasamızda, espri addedebiliriz bunu. domdom gurşunu demek için kurdum o cümleyi. başka bir amacım yok idi.
geçen gün yine ağlıyordu. gazze'de insanlar ölürken kebap yiyemezmiş. ya abicim, aferin, yeme de, etler piştikten sonra niye ağliyisin? israf olmadı mı şimdi onceğizler? kim yiyecük o eti şimdi? hadi diyelim yiyecek adam buldunuz, o herif otomatikman 'gazze'de insan ölürken et yiyen pezevenk aç gözlü meymenetsiz' olarak yaftalanmayacak mı? ya bak bir hareketinle nelere yol açiyisin yaa..
mağaradan geldim deyu kuruttun merhamet sahibi kitlenin ciğerini, kendin gözyaşı dökerken o insanları da ağlatiyisin boş yere. ibrahim abi, şunu bilmeni isterim ki; bizim gözyaşımız değerli. senin üzüldüğün şeylere varana kadar, ağlamamız gereken çok şey var. afiyet olsun sana, ben makarna yiyöm.
ha bu arada, abi nolur biraz yaratıcı ol be ya. kafamı nereye çevirsem 'tatlıses' görüyorum. tatlıses turizm, kebab, otel, sucuk, maymun, yorgan, profiterol.. ya ne bileyim, cyrexx falan yap, karizmatik bir şirket ismi üret.
şu an ağlıyorum. -
ibrahim tatlıses e imparator denmesi
muhtemelen, ibrahim tatlıses ağlayınca üzülen kesimdir bunu yapan.
ibrahim tatlıses öpüşünü severek izleyen, ibrahim tatlıses tarzı öpüşmek gibi fantazileri olan, ibrahim tatlıses ingilizcesi konuşan insandır. ne yaptığını bilmeyendir.
sahi neyin imparatoru? -
mülakat
toplumu ilgilendiren herhangi bir konuyla alakalı konunun uzmanından bilgi almak, ünlü bir kişiyi kendi ağzından çeşitli özellikleriyle tanıtmak ya da iş görüşmesi içerikli söyleşilerin olduğu yazı türü.
-
röportaj
bir mekanı, bir sanat dalını veya sanatçıyı araştırma, inceleme, gezelim görelim bilgi de verelim havalarında tanıtan; ayrıntılı bilgi de verip, sorgulayan yazı türüdür.
bu tür amerikan ve alman olmak üzere iki kısma ayrılır.
mülakatla karıştırılmaması gerekir, çünkü * yazar kendi yorumlarını da katar. mülakatta ise böyle bir şey söz konusu değildir. -
kendi kendine konuşan adam
arada sırada röportaj bile yapar kendisiyle. hatta röportaj ne kelime kendi kendine bi' büyük devirirler.