bir varmis bir yokmus 2. nesil yazar

öncelikle belirtelim: gazeteyi internetten okumak değil mevzumuz. gazete yine bildiğin çarşaf kağıtta, eski formunda; hatta ıslak elle dokunursan falan elini karartmakta ama olsun yine de ayrı bir tatta. işte bu bildiğimiz gazeteyi iyice sindire sindire okumak için yapılabilecek keyifli bir şey; misal bir köşe yazısı içinde bir şey geçiyor; hani yazıyı idrak edebilmen için onu kabataslak bilmen yetiyor ya da yazı içinde zaten bilmen gereken kadarlık kısım açıklanıyor. ama işte kimi zaman daha fazlasını öğrenmek istiyor insan; ve çoğu zaman daha derinlere girince daha fazla tat veriyor yazı. işte bunun için de en iyi yardımcı internet genelde; öyle bir şey işte.

ayrıca sözlüğe de bir faydan dokunabiliyor; hani nete bakmışken bir de bakayım sözlükte var mı acep bu derken sözlüğe entry kazandırabiliyorsun.

ha bunu tabi gazeteyi okuyup bitirdikten sonra netin başına oturup o zaman da yapabilirsiniz ama eğer bunağın tekiyseniz zor olabilir nelere bakmak istediğinizi hatırlamak. (kişi kendinden bilir işi)

akla ziyan bir güzellik... kendisini, yaşlı-genç, bay-bayan, herkese imrenen gözlerle baktıran enfes bir güzellik...

ama gel gelelim iğrenç bir gülüş.

kaçılıp gidilse mi, yoksa "espri yapılmasın!" sorunsalı karşısında kalınabilir. ama maksat iç güzellik. *

i.ü.istanbul tıp fakültesi çapa onkoloji merkezi direktörü prof. dr.erkan topuz'un iddiası.

https://www.risalehaber.com/allah-inanci-ve-kanser-55143h.htm

seda sayan ve benzer ablaların sunduğu, sabahın erken saatlerinde başlayıp akşama kadar aralıksız süren ve çaktıramadan bağımlılık haline dönüşen programlar.

son derece işsiz, güçsüz, boş, beleş bir insan haline dönüştüğümden artık her sabah ağzımı bir karış açıp bu programları izliyorum ben.sadece sabahla kalsa yine iyi sabah sekizde başlayıp akşam altıya kadar büyülenmiş gibi televizyona bakakalıyorum.

hayır bir şekilde hayatımda uğraşıcak şeyler bulduğum dönemlerde nasıl kadınlar oturup da bu programları izler hiç mi yapacak işleri yok diye hayret ederken şu an "anne koş semraanımın kızı seçil çıkmış, boşanmış ayol vallahi billahi" haline dönüşmüş vaziyetteyim. bütün gün elimde kahvem battaniyenin altında seda sayan benim petek dinçöz senin geziniyorum.

gerçek mutluluğu kadın programlarında buldum. sevmişim sevilmemişim, bütün derslerimden kalmışım umrumda değil artık. ilaç gibi bu programlar anacım.

kendine güvenip onu istediğini hissettirmek bir kızı etkilemek için yapılabilecek bir şeydir mesela.

ikinci olarak asılmayı bileceksin.. her şeyin bir adabı vardır, asılmayı kıçından anlayıp karşısına geçip aç gibi bakmıcaksın tabi kızcağıza canım kardeşim.. işini bileceksin..

üçüncüsü varlığına alıştırıp bir anda ortadan kaybolacaksın ki yokluğunun da nasıl olduğunu görsün, seni arasın, bir daha kaybetmek istemesin.

senin onu sevmene mecbur olduğunu hissettireceksin. o nasıl olcak peki? dedim ya işini bileceksin..

karizmatik olacaksın, pısırık olmayacaksın, her zaman ağırlığını koyacaksın.

sana her koşulda güvenebileceğini, artık yalnız olmadığını, hep onun yanında olacağını hissettireceksin.

belli etmese de çoğu kız sahiplenilmek ister, yeri geldiğinde babası gibi sahipleneceksin.

aslında bir de şöyle bir şey var ki ; bir kızın tavlanası varsa o zaten tavlanır, sen ne olduğunu anlamadan seni de tavlar.

güzide ata sözlerimizden birisidir kendisi. bir işin aceleye getirilmesinin ya yüze göze bulaşacağını ya da kötü sonuçlar doğuracağını anlatmaya çabalar. her iş, emek sarfedilerek, zaman harcanarak, dikkatle yapılmalıdır ki güzel olsun. *

sanki karsinizda belirmiscesine eliniz ayaginiz birbirine dolanir, kalbiniz bir anda atmaya baslar. her sabah yasadiginiz bu duyguya alistiginiz an isler rutine binmis demektir zaten...

dunyanin en buyuk yalani. saat 10:00. uyuyorsun hala, ruyanda sevgilin seni ne kadar cok sevdiini soyluyor. anlata anlata bitiremiyor guzelligini. mutlusun, huzurlusun, evlenme teklifini kabul ediyorsun hatta evleniyorsun. coluk cocuk derken hazin son. bir altin gununde kocani arkadaslarina kotulerken buluyorsun kendini. kirisikliklar almis basini gitmis, saclara beyaz dusmus, uyaniyorsun kendi gercekligine.

saat 10:00. uyuyorsun hala, ruyanda dunyanin en yakisikli adamiyla berabersin, ustelik adam yakisikliligini kullamayi da basarmis paraya para demiyor. sana asik deliler gibi, mutlusun, evleniyorsun, coluk cocuk derken hazin son. kocani yatakta baska bir kadinla basiyorsun, senden 20 yas genc ustelik, senden daha guzel, uyaniyorsun kendi gercekligine.

saat 10:00. uyuyorsun hala, ruyanda dunyanin en basarili is kadinisin, ustelik nisanlin da sana tapiyor, evleniyorsun, mutlusun, coluk cocuk derken hazin son. kocanin tek amacinin paran oldugunu ogreniyorsun, ustelik yas da kemale ermis, uyaniyorsun kendi gercekligine.

saat 10:00. uyuyorsun hala, ruyanda dunyanin en mutlu ailesine sahipsin, esin seni seviyor, karar veriyorsunuz derken coluk cocuk ve yine derken hazin son. 15 yasindaki dunyalar guzeli kizin intahar ediyor, onunla birlikte sen de oluyorsun adeta, uyaniyorsun kendi gercekligine.

saat olmus 12:00, ortaligi les bir sigara dumani kaplamis, ustelik yeni uyanilmis, damali tirnaklar pakete uzanirken ic gecirerek bakiyorsun duvardaki postere. " i don t ask for much in a man. he only has to be tall, rich, funny, sexy, single, strong, good looking, smart, romantic, charming, warm, sweet, sensitive, clever, athletic, kind, generous, punctual, sincere and of course he has to be willing to feed me ice cream in bed every night for the rest of my life." ne bu simdi? is mi simdi seninki?

saat olmamis, yillar gecmis aradan derken hazin son. mukemmeli bulacagim diye kendini paralarken olmus gitmissin...

haklarında insan düşünen bir hayvandır tezinden yola çıkarak söylenebileceğimiz en masum şey düşünmeyen insan olacaktır.

insan dışında kalan, bitki sınıfına girmeyen, hayvanlık yapan mahlukatlar.

hayvan hastalıklarını tedavi eden uzman, baytar. *

günümüz türkçesiyle "veteriner" olan kelime.

madem ki yaptıklarımdan dolayı herkes bana hayvansın sen diyor madem ki kendimi insan değil de hayvan gibi hissediyorum o zaman hastalanınca da baytara giderim diyerek kendini gazlayan beşerdir.

hor görmemek lazım, bunalım halidir olur!

1914 yilinda ıstanbul'da dogdu. kuleli askeri lisesi'ni ve harp okulu'nu bitirdi (1935). 1950 yilinda kendi istegi ile ordudan ayrildi. basin-yayin ve turizm genel müdürlügü'nde, çalisma bakanligi'nda ıs müfettisi olarak çalisti (1960). ıstanbul aksaray'da kitap kitabevi'ni kurdu, yönetti. türkçe adli bir dergi çikardi (1960-1964). türk dil kurumu yönetim kurulu üyesiydi.
yavaslayan ömür adli ilk siiri 1933'te ıstanbul dergisinde çikti. aile, ataç, çagri, devrim, ınkilapçi gençlik, kültür haftasi, türkçe, türk dili, türk yurdu, varlik, vatan, yeditepe, yücel, yenilik, yön, gibi dergi ve gazetelerde siirlerini yayimladi. siirlerinde magara devri insanlarindan günümüz insanina dek insanin, iç ve dis dünyasini benzersiz anlatimiyla isledi. ılk yapitindan baslayarak türk siirine yepyeni bir anlam, kavrayis ve ses getirmistir. siirimizin en verimli sanatçisidir, siirini sürekli olarak yenileyen özelligi ile türk siirinin ses bayragi nitelemesine deger görüldü.

fazıl hüsnü dağlarca'nın bir şiiri.

yaprak kokularında akşamı duyuyorum
ki beni yokluk denen yere yaklaştıracak.
yaprak kokularında akşamı duyuyorum
ki alnımda sulardan şarkılardan bir şafak.

sükün bir gemi olur, gece bir deniz şimdi
ki yelken gibi açmış yasını gençliğimin.
sükün bir gemi olur, gece bir deniz şimdi
ki geçer dalgaları içimden serin serin.

rüzgar istiyorum ben ruhumun güllerine
ki bir anda yaşasın iç içe rüyalarım.
rüzgar istiyorum ben ruhumun güllerine
ki dökülsün, dağılsın, yok olsun hülyalarım.

diğer sözlüklere göre online yazar sayısı biraz az olan oluşum.. ileride patlama yaparsa ekşiyi siler umuduyla buradayız..