ana dilini rahat konuşamamaktır.
türkçe konuşamayan akrabanla sokakta kürtçe konuştuğun için çevredekilerin sikici bakışları arasında kalmaktır.
kürt olduğunu öğrenenlerin mesafeyi açmasıdır. *
terörist olarak görülmektir.
kimliğini gösterdiğin polisin adının kürtçe olduğunu görüp potansiyel suçlu olarak görmesidir.
her şeyden de acı olan kısmı ise kardeşlikten ve barıştan yana olduğunu bir türlü kabul ettirememektir.
zordur vesselam...
-
-
hıyanet türküleri eşliğinde onlarca ayaklanma çıkarıp dersim, koçgiri ve elazığ havalisinde tanrı'nın kırbacı atatürk tarafından tepelenmektir. 12 eylül'e zemin hazırlayıp diyarbakır cezaevlerinde eşşek yükü ile elektrik yemek, istiklal marşının tersinden söyletilmesidir. coni'nin paralı askerliğine soyunup, kürdo özal döneminde sınır kaçakçılığının dozunu artırmaktır. atatürk'ün başına ödül koyan elazığ valisi ali galip'e adam tedarik etmek, utanmadan biz kurtuluş savaşı'nda beraber savaştık yalanını söylemektir türkiye'de kürt olmak.
töre cinayeti işliyoruz diye, aslında kendi iğfal ettiği kızının konuşmasını engellemektir. taksim tarlabaşı'ndaki transların üçte ikisinin ırkiyyatına mensup olmak ile övünmektir. türkiye'yi her fırsatta avrupa birliği'ne şikayet edip otonomi istemini yazılı olarak dile getirmektir. biz aslında medlerden geliyoruz çok eski bir topluluğuz diyerek, aşağı düzey farsi-aryani kökenlerini kapamaya çalışmaktır. barış ve kardeşlikten dem vurup dtp mitinglerinde kur'an-ı kerim açmaktır kürt olmak.
halıların arasına uyuşturucu paketleri koyarak iran sınırından geçirmek demektir kürt olmak. mazlum milletiz ayağına yatıp dağa çıkmak demektir türkiye'de kürt olmak. dağda kullandığın kasaturadan mermiye kadar herşeyin amerikan fonlarından tedarik edilmesi demektir kürt olmak.
hizbullah diye kürt- islam sentezli örgüt kurup, türkiye'de kanlı, dinci terörü tetiklemek demektir kürt olmak.
85 sene boyunca yaptıkları kahpeliklerden mütevellit kendi dilinin konuşmasına izin verilmemesidir kürt olmak. ermeni hobyun çeteleri ile işbirliğine giderek türk köylerini basmaktır kürt olmak. türkiye'de kürt olmak ile iran yahut azerbaycan'da kürt olmak arasında zerre kadar farkı yoktur. adalar denizinden altaylara kadar türk'ün yaşadığı coğrafyada türkiye'de yaptıkları pislikleri yapmak demektir kürt olmak. yaptıkları bütün hıyanetin bedelini er geç birgün yedi yaşındaki bebesinden yetmiş yaşındaki dedesine kadar ödemek demektir türkiye'de kürt olmak. -
nasıl bir başlıktır, neye dokundurulmak istenmektedir, neysen esinlenmiştir düşünmekteyim hala. ama sanırım ki başlık açan arkadaş olaya acıklı yönünden bakarak "kardelen ayşe"yi oynamaya çalışmış.
fakat biliyoruz ki 2 çeşit kürt var...
bi dakka ya! neden insanları kategorize edecek kadar geri düşünüyoruz?
hani biz atatürk gençliğiydik? hani biz bu vatanı atatürk'ten emanet almıştık? neden hala "sen kürtsün,sen alevisin,sen lazsın,sen küreksin,sen yaraksın,sen siktirgit!" gibisinden polemiklere gidiyoruz? madem ki biz büyüğümüz olarak atatürk'ü seçmişiz, neden bazı konularda onun dediklerinden değil de çükümüzün dediğinden gidiyoruz?
hani ilkokul'da hergün andımız okurken, sonunda "ne mutlu türküm diyene!" bağırıyorduk ya... hadi o zaman çocuktuk, bilmiyorduk, anlamıyorduk bazı şeyleri. şimdi heralde basıyordur kafalarımız. bişeyler üretebiliyoruz. e biz o günlerde kıçımızı yırtarcasına, boğazlarımızı patlatırcasına sarfettiğimiz o cümleyi neden irdelemiyoruz biraz.
mesajın "ne mutlu 'türküm' diyene!" diye yazıldığı halde, neden biz "ne mutlu türk olana!" diye algılıyoruz? neden sırf marjinal olmak için böyle saçma sapan olaylara girişiyoruz? biz böyle yaparsak, o dalga geçtiğimiz, hergün onlarcasını kaleme aldığımız yobazlardan ne farkımız kalır?
haa, demiyorum ki "bu başlığı açan salağın, eziğin biridir" diye. eğer birşeylere karşı olacaksak, ölçü olarak ırk veya kimliği değil de huzuru bozanları ele alalım. görüldüğü üzere bu yapılıyor evet. ama yazarcanlarımızın ve yazarsularımızın olaylara biraz da empati yaparak yaklaşmalarını öneririm. o zaman hayat daha güzel, emin olun.
ırka ya da kimliğe bir karşıtlık güdülmemeli, güdülmedi de zaten. öğretilmek istenen şey doğruydu belki ama yanlış öğretildi. eğer biraz tarih kurcalarsanız; madem ki konumuz türkler, zamanında hakim oldukları coğrafyada kimseye herhangi bir soykırım uygulamadığını, zorlamaya gidilmediğini, son derece hoşgörülü bir politika izlendiğini, biraz okuma-yazma biliyorsanız anlarsınız zaten.
türküne,kürdüne,alevisine,çerkezine ve daha nicelerine... hepsine sevgiler,hepsi kardeşimizdir, olmalıdır... huzuru bozmadıkları sürece tabii. aksi takdirde, babamız da olsa düşmanımızdır.