• şu dünyada karanlık ve rutubetli bir odanın ortasına koyduğum sandalyeye bağlayıp midesini sıçana kadar serdar ortaç şarkıları dinletmek istediğim iki tür insan var.

    i) telefonda annelerini tersleyen şerefsizler.
    ii) sen değilsin.
    heheh.
    ii) 1 ocak sabahı arayıp 'oo nerelerdesin yav 1 senedir görüşmüyöz' diyen denyolar.

    bu masum espriyi yapanlara vahşice işkenceler tasarlayan entelijansiya mensuplarına da kılım, onları da bağlarım imkan bulursam.

    anneler dostlarım, bildiğiniz gibi cennetin üzerine basmaktadırlar. kendimden örnek veriyorum, ben cennet'e gitmek niyetindeysem eğer, şu amellerle yaşamalıyım;
    - zina yapmamak
    - içki içmemek
    - oruç tutmak
    - zekat vermek
    - yerlere tükürmemek
    - küfür etmemek
    - namaz kılmak
    - ihtiyaç sahiplerinden yardımımı esirgememek
    ...

    şimdi listeye baktım da, zor görünüyor benim iş. neyse, işte benim girmek için şu an yaşadığım hayatı kökünden değiştirmek zorunda olduğum cennet, annelerin ayaklarının altında. şimdi ben bunun adaletsizlik olduğunu da düşünmüyor değilim, rahmim olsa ben de doğururdum fekat yok. bu kelamların beni olası bir cennet ziyaretinden an be an uzaklaştırdığını sanıyorum.. püff.

    başımıza gelen en güzel şeyler olan annelerimize iyi davranmakla yükümlüyüz. anneleremizi kırarsak haklarını helal etmezler ve olası bir hak mahrumiyetinde tabiri caizse (ki caiz olduğunu sanmıyorum) siki tutarız dostlarım.
    başlıkta bahsettiğim asi evlatlara gelelim.

    hayat bizi ailemizden uzaklara savurduğu için ayda bir görüyoruz gül cemallerini. biriktirdiğimiz özlemi biraz olsun giderebilmek adına graham bell abimiz bize bir güzellik yapmış, telefonu icat etmiş. (ki telefonun icadı da şaibeli bir mevzu. graham bell dürzüsünden pislik kokusu alıyorum ben. bence o haksız. ama biz yine de genel kanılar üzerinden konuşalım, graham diyelim. graham belly dancer. şerefsiz.) telefonlar aracılığıyla biraz olsun bastırıyoruz özlemimizi, seslerini duyuyoruz aile fertlerimizin.

    ama gelin görün ki bazı afedersiniz ibnetorlar annelerine 5 dakikalarını ayırmayı reddedip kadıncağızları azarlıyorlar telefonınan.

    - anne kapat artık arkadaşlarım var. yeter yaa!

    müsaadenizle küfür edeceğim bu arkadaşa. hoş, müsaade etmeseniz de küfür edecektim.
    lan it! arkadaşların mı yıkadı lan boklu donlarını! (iğrenç de olsa gerçeklerden kaçmamalıyız) ne demek yeter eşşoğlu? kimsin ki lan sen? puşt.

    bu (evlat demeye dilim varmıyor) ibnelerden çok görüyorum çevrede. nasıl bağırıyor annesine, nasıl azarlıyor kadını. üzüyor o çileli anayı, kırıyor kalbini kalleşçe. ve kapadıktan sonra o telefonu, kızarmıyor o meymenetsiz suratı. düşmüyor omuzları aşağı, utanmıyor, sıkılmıyor.
    oysa ki o kadın sadece yıllarca kahrını çektiği oğlunun/kızının sesini duymak, kendini rahat hissetmek istemişti. çok şey mi istedi? buna hakkı yok mu sizce?

    anne terslemek ne demek ulan? arkadaşları varmışmış.. sokayım arkadaşlarına.

    ihtiyaç sahiplerine yardım..
    mendil satan teyzelerin stoğunu elimden geldiğince eritiyorum.
    yerlere tükürmemek..
    eh, o da yok bence. çayır çimen en fazla.
    küfür etmemek..
    yani.. küfür sayılmaz benim dediklerim aslında.
    içki içmemek..
    bu da ayda bir arkadaşların zoruyla işte. öyle.
    namaz kılmak..
    .
    .
    .
    cehennem kimin ayakları altında acaba lan?