daha vurgulu olması için başlığı açarken ''da'' eki kullandım, neden? çünkü bazı erkeklerin zihninde beliren kadın profili; ''kadın osurmaz, kadın sıçmaz, kadın ter kokmaz, hele ayakları hiç kokmaz, kadınlar da kıl yoktur'' şeklindedir. sanırım bunun sebebi, kadın denilen mahlukatın kusursuz tasarıma sahip olması inancı ile ilintili olsa gerek. ben de yıllar önce, cinselliği yeni yeni tanımaya başladığım süreçte kadınların kusursuz tasarlandığına, kusursuz demeyelim de kendi bedenimizde olmasını istemediğimiz bazı insani özelliklerin kadın bedeninde var olmadığına, var olmaması gerektiğine inanırdım. daha doğrusu inanmak istedim çünkü ''kadın'' figürü benim için "temizliği, saflığı, ışığı, berraklığı, dalından koparılmayı bekleyen nazenin gülü, en ufak sarsıntı da bile kırılabilecek kapasiteye sahip hassas bir bibloyu, yeni doğmuş köpek yavrularının ısınmak için birbirine sokulmasındaki sıcaklığı, babadan dayak yememeniz için bedenini siper eden annedeki anaçlığı, asaleti, arabayla 3 takla attığım an gördüğüm parlak ışığı'' ve daha yazmakla bitiremeyeceğim onlarca tasviri temsil ediyordu taa ki ergenlik dönemine girene dek
ergenlik dönemimizden bahsedip sizlere dejavu yaşatmak istiyorum, zira konumuzla yakından alakası olan bir süreç.
ostrojen hormonu, tüm gün top peşinde koşan, bisiklete binen, misket oynayan, kız arkadaşlarını ''çakal sürüsü'' olarak tanımladığı erillerden koruyan masum bir gence neler yapıyor/yaptırıyor ibret-i alem olsun diye anlatayım;
ergenlik sürecinin başlamasıyla vücudunuzda gözle görünen bir takım değişimler baş gösteriyor. misket büyüklüğünde şişen meme uçlarınızın sebep olduğu acı bir yana, ses tonunuzun bir gecede tenör seviyesinden (baritonu transit geçiyorsunuz) bas seviyesine yatay geçiş yapmasıyla gördüğünüz ufo muamelesi gelişmekte olan eril bireyi nedense utandırıyor.
müteakiben masturbasyonu kesfettiğiniz zaman hayatınız tamamen değişiyor. unlu mamül görünce otokontrolünü yitiren kurabiye canavarına dönüşme sürecinizin başlangıcıdır masturbasyon. gazete küpüründe gördüğünüz kadın bacağından etkilenip 7/24 amaçsızca masturabasyon yapan birer andoride dönüşüyor insan. bir defa okul çıkışı el ele kol kola yürüdüğünüz kız arkadaşlarınız sizin için birer potansiyel sevgili haline geliyor. elinize iki kuruş para geçince zagor veya muadili çizgi roman almak için soluğu kitapçıda alan siz, tan veya bulvar almak için gazete bayini mesket tutar hale geliyorsunuz. durumu iyi olanlar magnum veya playboy benzeri dergilere yönelir ama bu konu sınıf mücadelesine girdiğinden ötürü konu marksizme sapar diye es geçiyorum. asfasfasfa
neyse lafı uzatmadan, ergenlik sürecinin bitişi ile kadınlara bakış açınız da tamamen değişiyor. masturbasyon bir kanara, ilk cinsel deneyiminizden sonra kutsal görev olarak addettiğiniz ''kızları mahallenin çakal sürüsünden korumak'' hadisesi geçerliliğini yitiriyor ve istemeye istemeye (ahaha, yan cep olayı) o çakal sürüsüne dahil oluyorsunuz.
malumunuz, cinsel deneyimin (ki ben buna devrim diyorum) artışı ve sürekliliğiyle bağlantılı olarak seçici hale geliyor ve birlikte olduğunuz kadınların temiz, bakımlı ve hafif meşrep olmasını tercih ediyorsunuz...
yaş 25-30 civarı olduğu zaman ilah gibi gördüğünüz, adeta taptığınız o eşsiz varlıkların aslında tıpkı sizin gibi osurabilen, sıçabilen, ter kokan, kıl yumağı, yeri gelince cazgırlaşan, kafa siken birer canlı oldukları gerçeğiyle yüzleşip masumiyet çağınızdaki kadın figürü ile özdeşleşmediğini farkediyorsunuz..
buradan tüm kadınlara bir türki çığırmak istiooorum memed ali bey:
''o eski halinden eser yok şimdi..'' *
şükela: tümü
|
bugün
başlıkta ara
-
-
(bkz: sevgilinin osurması)