hani derler ya "benimle ne alıp veremediğin var" diye işte bu da hayatla alıp veremediği olan insandır. murphy yasalarının alayı aleyhine işleyen, işi rast gitmeyen her nevi eksikle mücadele içinde olan kişidir.
geçen gün okula gidiyorum. yağmurlu bir gün ve trafik sıkışık. camdan dışarı bakarken bir yandan da müzük dinliyorum. tam da o sırada otobüsün yanına şık bir araba* geldi. arabaya baktım gerçekten çok güzel gözüküyordu. istemsiz şekilde arabanın içindekileri izlemeye koyuldum. direksiyonda o arabanın sadece şoförü olduğu belli bir adam vardı. arka koltukta da güzel bir bayan ve yanında bebek koltuğunda oturan şirin bir bebek vardı. bebeğin üzerindeki kıyafetlerden erkek olduğu anlaşılıyordu. sonra kadının telefonu çaldı. son model bir pda çıkardı çantasından başladı konuşmaya...
kimsenin özel hayatını dikizleme gibi huylarım yok cidden. sevmem en nihayetinde kendime yapılmasını istemediğim hareketi başkasına yapmamayı düstur edinirim elimden geldiğince. ama dedim ya istemsiz şekilde bakıyordum. o anda şunu düşünüyor insan. hayatta bazıları maça 1-0 önde başlıyor. siz aradaki farkı kapatmak için onun iki katı belki daha çok katı kadar çalışmak zorunda kalıyorsunuz. komik olan daha çok çalışmaya çalışan sizde onun sahip olduğu kadar çok imkan olmuyor. insanın içine bir öfke düşüyor o anda. neden sorusu dönüyor kafada. bende bu durum uzun zamandır var esasen.
lisedeyim. yılbaşı ikramiyesi tutarı açıklanmış. haliyle sınıfta konu para olmuş. felsefe öğremenim son ders olmasının da verdiği rahatlıktan olsa gerek sohbete başladı.
+neden zengin olmak istiyorsunuz?
-hayata karşı hıncım var ve bunun gidermek için zengin olmam lazım. sadece maddi değil ama her anlamda. bilgi, birikim, para. bu hayatta ne kadar zenginsen o kadar varsın aksi halde hiçsin.
o anda bunları demiştim. evet hıncım vardı hayata karşı. normalde sınıfta böyle çıkışmam. o gün farklıydı ama. meşhur lise aşkı denen hadiseye düşmüştüm ve aşık olduğum kız cidden zengindi. harbiden zengin. ben okulda simit alıp peyniri evden götürerek maliyet kısma politikası izlerken, kız okula şoförlü arabayla geliyor o derece. hani klasik ayrı dünyaların insanı olma edebiyatı. arkadaşlar arasında geyik çeviriyoruz. dedim ben bu kıza bugün açılıcam. kankam yine bir klişe ile durdurdu. lan çıkıp ne yapacaksın? kızı nereye götüreceksin? ayarını bil ona göre davran madara etme kendini...
o arabaya, içindeki kadına, yanındaki bebeğe bakarken aklıma bunlar geldi birden. hayata 1-0 önde başlamak bu oluyor. sen okula tabanvay ile giderken o arabayla gidecek. sen üniversite sınavlarına zar zor hazırlanırken, o hemen her dersten özel dersler alacak, en iyi dershanelere gidecek ve senden iyi bir üniversitede okuyacak. sen okulda okuyabilmek için hesap kitap işlerine düşeceksin, onun öyle bir derdi olmayacak. sonra o parasıyla ya da değil çok iyi bir yurt dışı* üniversitesinde güzel bir yüksek lisans eğitimi alacak. ve senden daha iyi bir yerde, senin maaşından daha iyi bir maaşla çalışacak.
arabesk oldu. evet arabesk oldu ama ne yaparsın itiraf etmek istemediğimiz olaylar bunlar. hayat herkese adil davranmıyor. sen kıçını yırtarken bir şeyler olabilmek için bazıları daha rahat ulaşıyor o hedeflere.
neyse...
şükela: tümü
|
bugün
başlıkta ara