bir canlı varlığın (insan, hayvan ve bitkinin) hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır. zira boğulma, donma, zehirlenme tehlikesi geçiren ve kalbi duran kişilerde suni teneffüs ve kalp masajı yapılarak, durmuş gibi görünen solunum ve dolaşım fonksiyonlarının tekrar başlatılması çok kere mümkün olmaktadır. o halde kalp ve solunumun bir süre durması ölüm demek değildir.
ölümden evvel, kısa veya uzun olmak üzere agoni ismi verilen bir can çekişme devresi sözkonusudur. bu devre, müzmin hastalıklarda uzun, ani ölümlerde ise kısa olur. bu devrede, dolaşım ve solunum sistemlerinde iyileşmesi mümkün olmayan değişiklikler meydana gelir. agoni devresi birkaç dakikadan, birkaç güne kadar uzayabilir. bu devredeki bir şahıs, tam olarak sessizlik ve hareketsizlik içinde bulunur, dış uyarılara karşı tepki çok azalmış veya kaybolmuştur. bütün sistemlerin çalışması bozulmuştur. bazen, bozukluklar düzelir gibi olur, şahıs kendini çok iyi hissettiğini bile söyleyebilir. bu durum, ölüm öncesi görülebilen geçici bir iyilik halidir. ilk önce görme, son olarak işitme duyusu kaybolur. gözler yukarı ve dışa tavana bakıyormuş gibi bir hal alır, gözbebekleri genişler. göz akı ve göz kenarlarında yapışkan bir sıvı toplanır. göz parlaklığını kaybeder, arkaya doğru çöker. refleksler ortadan kalkar. alından soğuk iri taneli terle birlikte son bir gözyaşı damlası gelebilir, şahıs ağlıyor gibidir. nabız oldukça zayıflar. kalp sesleri güçlükle ve çok hafif duyulur, el ve ayaklar soğur, fakat şahsın iç harareti bazan 42-43 dereceye kadar yükselir. salya, sümük, idrar, pislik, meni dışarı çıkar ve neticede ölüm husule gelir. bazı agoni durumlarında şuur kapalı olmakla birlikte akli melekeler, zeka ve şuur bozulmaz.
ölümün birinci dönemi, fonksiyonel, klinik veya formatik ölüm dönemidir. bu dönemde kişilik kaybolur. ölümün ikinci dönemiyse hücrelerin ölümü veya moleküler ölüm dönemidir.
kalp nakli ameliyatlarından önce klinik ölüm; dolaşım, solunum ve sinirle ilgili organların faaliyetlerinin son bulması şeklinde kabul ediliyordu. kalp nakli ameliyatlarından sonra ölümün tarifindeki fikir ve araştırmalar değişik bir yön almıştır ve neticede beyin ölümü terimi ortaya çıkmıştır. beyin ölümü yani klinik ölüm, beynin bütün faaliyetlerinin durması ve bütün tedavilere rağmen geri dönmeyecek şekilde kesilmesidir. bu ölümde, dolaşım ve solunumu çalıştıran cihazlar çıkarılınca, solunum ve dolaşımın durmaları da esas alınmaktadır. beyin faaliyetlerinin durması, elektroansefologramda düz bir çizginin görülmesiyle anlaşılır.
şükela: tümü
|
bugün
başlıkta ara