harika birşeydir efendim. tabii tuvalette uzun süre kalanlar için ayakların uyuşması bir dezavantajdır fakat ben içimden çıkan kütlenin suya düştüğünde "lock..lock.." diye sesini duyamayıp, aha su sıçrayacak götüme diye hop oturup hop kalkmadıktan sonra sıçmam ki lan. hem benden önce tuvalete girmiş hayvan ev arkadaşı taşlara bulaştıracak dışkısını bende ayakta işerken o kenarda kalan kırıntıları oksi ekşın ferahlığı tadında temizliyecem o bir keyiftir yani. ya da ayakta işerken deliğin tam ortasından isabet alıp "heyyooo tam hedef" falan gibi sesler çıkaramadıktan sonra.. benim için tuvalet bitmiştir bir daha gitmem! hem kışın klozet denilen şeye oturunca adamın kalçası donuyor böyle sanki buzlu badem sokuyolar. * olayı bir fıkra ile sonlandıralım sevgili fözlük;
adamın biri köyünden istanbula gelir, tuvalete girer bi bakar ki klozet.. daha önce hiç görmediği klozeti kuşkanaya benzetir. kuşkana o adamın köyünde tencereye denir.. tuvaletten çıktığı gibi annesine koşar ve bağırır;
- anaaa.. burda kuşkanaya sıçiler..
oh yes.
şükela: tümü
|
bugün
başlıkta ara