türkiye'de bir şey olmak gerçekten zor zanaattir. hele ki öğretmen olmak. şu öğretmenlik mesleğinin safhalarına bakalım. lisede öğretmen olmaya karar veriyorsunuz. öss sınavına giriyorsunuz. ilk aşama olan öss' yi atlatan öğrenci bu okulda normal şartlar altında 4 sene dirsek çürütecektir. eğer bir de ihtiyacı olmadığı halde ingilizce hazırlık okutuyorlarsa 1 yıl vay haline. şimdi önünde bir engel daha vardır: kpss. diyelim ki kpss engelini de aştı. ve atandı. türkiye'nin ücra bir köşesinde pırıl pırıl çocuklara eğitim verecek. burda hem öğretmen olacak, hem idareci, hem hizmetli. evet velhasılıkelam bir öğretmen olmak gerçekten kolay değildir. bu yukarıda saydığım aşamaları sıfır kusur ile yerine getirmeli ki bir öğretmen olunabilmelidir. mazallah milim şaşma onu öğretmenlik yolundan alıkoyacaktır.
bir de kamuran esen adlı öğretmenimizden dinleyelim:
türkiye benimle neden gurur duymuyor?
televizyonda; bazı kahramanlar (!) için söylenen ''türkiye seninle gurur duyuyor!'' sözlerini duyunca çok kötü oluyorum.hiç kimsenin, benimle gurur duymadığı ve asla duymayacağı gerçeği, gelip oturuyor omuzlarıma. kendimi aciz, amaçsız ve milletimiz için hiçbir şey yapmamış biri hissediyorum.
oysa ben bir eğitimciyim. 28 yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. 15 yıl köylerde çalıştım.tek öğretmenli bir okulun hem müdürüydüm, hem öğretmeniydim ve hem de hizmetlisiydim. hem de yıllarca. okulumun yakacak ihtiyacının bir kısmını, öğrencilerimle birlikte dağlardan topladığımız kozalak, çalı, çırpı ile sağladım.
okul bahçesinin çitini kendim onardım. badanasını kendim yaptım. okulun temizliğini, yine öğrencilerimle birlikte sağladım. ödeneği olmayan bir okulun kırtasiye masraflarını ben karşıladım. okulun ihtiyaçlarını karşılamak için, varlıklı kişilere el- avuç açtım. kermesler düzenledim. dilencilik yapmakla eleştirildim.
türk milli eğitiminin amaç ve ilkeleri doğrultusunda, atatürkçü öğrenciler yetiştirdim. onlara vatan, millet sevgisini aşıladım. çalışkan, üretken, dürüst bir vatandaş olmaları için, elimden gelen gayreti gösterdim. bir kış günü düşüp, bacağım alçıya alındığında; koltuk değnekleriyle 15 gün okula gittim. okulda tek öğretmen olduğum için, istirahat bile edemedim.
ama; banka dolandırmadım.vergi kaçırmadım.yurt dışına kaçıp, kırmızı bültenle aranmadım. naylon fatura düzenlemedim. bankaların içini boşaltmadım.
şimdi bir emekliyim. ne zaman yaptığım öğretmenlikle gurur duyacak olsam; ''türkiye seninle gurur duyuyor! '' sesleri yankılanıyor kulaklarımda. türkiye hiçbir zaman benimle ve benim gibilerle gurur duymadı, duymayacak. bunu biliyorum. ''`acaba `" diyorum, "ben nerde yanlış yaptım? türkiye benimle neden gurur duymuyor? ''
kamuran esen
şükela: tümü
|
bugün
başlıkta ara