1 entry daha
  • gayri ihtiyari hayatlar yaşıyoruz. tutunduğumuz dal ya kuruyor elimizden kaynaklanan belirlenemeyen bir sebeple elimizde olmadan, ya da eceliyle ölüyor, usul usul, kanırta kanırta. ölüm de olmasa yok kesin diyebileceğimiz bir şey, herşey farazi. çalıştığımız şirkette, okuduğumuz okulda, askeriyede, hastahanede, oturduğumuz mahallede can ciğer kuzu sarması olduğumuz arkadaşlarımızı unutuveriyoruz bulunduğumuz ortamdan koptuğumuz an. yararlanıyoruz bu muğlaklıktan belki de, arazi oluyoruz farazi oluşumlara tutunup. iç çekiyoruz sonra, ah ulan, neden böyle.

    üniversite zamanında canımız dediğimiz, uğruna canımı veririm dediğimiz arkadaşımız, mezun olduğunda gidiyor memleketine, bir süre arayıp soruyoruz, ah ulan özledim, sonra zaman geçiyor, canım dediğimiz adamı unutuveriyoruz. bazen şans eseri bir toplantıda karşılaşıyoruz, meğer aynı şehirdeymişiz de haberimiz yokmuş, vay be nasıl da geçmiş zaman diyoruz, bazen bir gazete küpüründe rast geliyoruz, uğruna canımı veririm deyip de unuttuğumuz arkadaşımız, uğrumuza can vermiş vatani görevi esnasında. kader.

    kendi çizdiğimiz her kareyi kendimiz yaratmış oluyoruz, zoru başarmış. çok uğraştım be diyoruz, kader de neymiş. el emeği göz nuru. ama elimizde olmayan bir sebeple kötü bir şey ile karşılaştığımızda, aslında elimizde olmayan değil, ki elimizde olup da umursamadığımz bir sebep oluyor bu, kader diyoruz işte, kısmetten ziyadesi olmaz.

    kandırmacadan ibaret herşey. eşşekler gibi aşık olup, sırılsıklam geceler, yarım yamalak heceler yaşayıp aşkın doruklarına ulaşıyoruz. işte bu, bu sefer oldu, ömrüm senindir dediğimiz sevgiliyi başka bir gece farklı bir sıcaklık içinde, yine elimizde olmayan yahut kendimizi elimizde olmadığına inandırdığımız sebeplere sığınıp unutuyoruz. o değilmiş aslında diyoruz aşk, buymuş. kandırıyoruz kendimizi, en azından birbirimizi kandırmayalım, kendi uydurduğumuz bir yalana inanıyoruz.

    iyi niyetle bir yalan söylüyoruz, sonra ona inanıyoruz. bir yalan söylüyoruz, sonra onu iyi niyetle söylediğimize kendimizi inandırıyoruz.

    aslında belki de hep, kötü niyetle bir yalan söylüyoruz.

    kader.