• trying to justify to ourselves the
    reasons to go
    should we live and let live
    forget or forgive

    öhm, pardon hacı. birazdan hayatımın en sıkıcı gecelerinden birini anlatacağım. o kadar sıkıcı olmasının sebebi ne biliyor musunuz? 'aralarına yabancı sokmayan ergen arkadaş grupları.' allahın belası cancişler, geberesi lejyonerler.

    şimdi önce tanım yapalım. nedir bu aralarına yabancı sokmayan ergen arkadaş grupları. hepimiz ergen olduk, az çok biliyoruz. hala ergen olan arkadaşlarımız da var, siz de akıllı olun lan. iyi dinleyin beni. şimdi bunların içini bilirim ben arkadaş. bunlar kendileriyle konuşmak için yanlarına gruplarından olmayan birisi yanaştığında sözleşmiş gibi birbirlerine bakarlar. en sivilceli olanı gözleri ile en yakışıklı olana şöyle söyler;

    'abi yabancı geliyor. muhabbetimizi bölecek, sktiri çekelim.' en yakışıklı yanaklarıyla cevap verir;

    'haklısın hacım, istenmediğini anlamasını sağlayalım.' en piçi de direkt ağzıyla;

    'hayırdır kardiş?' der.

    adamın da bütün hevesi kaçar, terkeder mekanı. düşünceleri şu; 'biz bir arkadaş grubuyuz. demek ki; her birimizin birden çok arkadaşı var. öyleyse biz çok sosyaliz. ama bu gelen yalnız bir adam, demek ki bu asosyal. kovalım da gitsin.'

    ben de böyle bir grupta yer aldım. şimdi bakıyorum da, gayet yavşakmışız. yanımızdan geçeni yan yan süzmeler, karşıdan gelen 3 kişi görünce 'biz 4 kişiyiz, onları dövebiliriz' diye kasılmalar, abuk sırıtışlar.. derken lise mise bitirdik, çok sevdiğim, yanımıza dişi sinek bile sokmaya kıyamadığım arkadaşlarımın gözlerinin rengini unuttum..

    ben tabii o günlere dair pek bir şey hatırlamıyordum. ta ki geçen haftasonuna kadar. evet, geçen haftasonu bir avuç zibidi beni o günlere döndürdü.

    haftasonu dayım aradı. artemis gel şurada yemek var dedi. yalnız başıma tatil yaptığım için beleş yemek diye uça uça gittim tabii. yemeğin verileceği yer dayımın sitesinin bahçesiymiş. yaklaşık 40-45 kişi var. ne demeye bu kadar insan toplandılar yemek yiyorlar anlayamadım, ama gittim. dayım orda bana hayatının kazığını attı. başköşeye kuruldu, rakısını açtı, mezesini önüne aldı, muhabbet ediyor yaşlı yaşlı adamlarla. bana da diyor ki; 'artemis gençlerle tanış, onlarla eğlen bu gece.' çevreme baktım, genç dediği 5 tane tıfıl ergen.

    dayım 'artemis gençlerle tanış' dediğinde yüzlerindeki ifadeyi hemen tanıdım. adam resmen mimikleri ile 'assktiirr, nerden çıktı bu herif' diyordu. mimiklerimle karşılık verdim hemen. 'skerim lan tafranı, yemek yiyip kaçacam g.t' dedim. neyse çevreme tekrar baktım, 4 tane 8-12 çocuk var, 40 tane 35+ adam/kadın var. bir de o 5 tane tıfıl ergen. dayım beni unuttu zaten. ben mal gibi bakınıyorum, biri yer göstersin de oturayım diyorum. o yavşak ergenlere sksen yanaşmam, sevmedim o heriflerin tipini. hiç kimsenin oturmadığı bir masaya çöktüm. ergenler bana gelsin ulan diye bekliyorum ben son derece cool tavırlarla. o ibneler de şöyle dediler;

    'anne biz gençlerle bi masa kuralım, mangalın oraya oturalım.' otur aklını sktiğim otur da is içinde boğul orda. yabancı bi herifle oturmamak için dumana boğ kendini gerizekalı. gençlerle masa kuracakmış. ulan bu tavrı da hiç anlamıyorum ha. çok özel bir statüsü var sanki, 'yaşlı muhabbetine gelemem dudee' tavırlarıyla söylüyor onu. koyim öyle gence ben.

    lan tek başıma oturduğum masadan sandalyeleri alıyor yaşlı teyzeler, arkadaşlarının yanına doğru gidiyor. tek başımayım orda. önümdeki mumu söndürüp söndürüp tekrar yakıyorum, deli gibi eğleniyorum kendi kendime. getirdiler benim yanıma etrafta dolağan 4 tane çocuğu. en büyüğünün yaşı 12. çocuklar kuruldu benim etrafıma, yiyecekmiş gibi bana bakıyorlar. 'ne bakıyosunuz lan!' diyecem, magandalık yapmak da istemiyorum orada şimdi. o sırada bir kız çıktı geldi. öğrendiğim kadarıyla öss den çıkmış bu sene. 'aha dedim arkadaş çıktı, öss zekayı ölçen bi sınav diil zaten falan muhabbet edeyim şunla, avunsun gariban' diye geçiriyorum. ordan ergenin teki bağırdı; 'semaaa, gel bizim masa boş, çocuklar yerleşecek oraya.'

    olm gözlerimin içine bakıyor o lafı söylerken. 'çocuklar yerleşecek oraya'. sürekli yankılanıyor bu laf benim kulaklarda.

    ora..yaaa.yaa.yaa
    çocuk..çocuk..ukk..uukk
    semaaa..aaa...maaa..

    yerim senin yeni çıkmış tüylerini dedim, önümdeki yemeğe yumuldum. yemek yok lan. 'sen mi yedin lan benim yemeğimi velet' dedim yanımdaki efecana. efecan bön bön bakmakla yetindi.. meğer açık büfe yapmışlar, oradan alacakmışız. açık büfe dediği de kızılay çadırı gibi. üşüşmüşler bir masanın başına ne bulurlarsa dolduruyorlar tabaklarına. utandım ne yalan söyleyeyim. zaten içlerindeki irlandalı gibi bakıyorlar bana. herkes yemeğini doldurdu, kalktım ben de alayım diye. koca masada sadece 2 tane dolma kalmış.. 2 tane dolma lan.. tabağa koysan ne koymasan ne? hemen atıverdim ağzıma kalan iki dolmayı, boş tabakla yerime oturdum. mangalın yanına birikmiş ergenlerin muhabbetleri, 35+ yaş teyzelerin muhabbetlerine karışıyor.. kulaklarım isyan etti bir süre sonra.

    abi led zeppelin gibi grup mu geldi allah aşkına.. ayten'in kızı öss yi kazanamamış... slayer de fena değil.. bi bardak rakı koyar mısın canım.. abi öss geliyor... nurşenin kızı evlenecekmiş... olm gta vice city çok güzel oyun.. (bu yanımdaki veletlerin sesi, onlar da karışmaya başladı.) metallica ya gidemedik yaa.. hilminin kuzeni işe başlamış.. onlar zaten yaşlı abi konser veremez.. iron maiden gibi gerebip gidecekler..

    keserim ulan çükünü!!
    noluyor artemis?
    iron maiden a neler diyo dayı yaa..
    çocuk olm onlar.. iron maiden kim?
    ya bırak sus ya.. açım zaten.

    etler pişti, şişleri servis yapmaya başladı bu genç arkadaşlar. herkese verdiler, bana vermiyor. adam yüzüme bakmıyor lan. baktım olacak gibi değil, kalktım kendim alacam. ulan ordan eti alırken bana bir bakışlar atıyorlar. okuyorum o bakışları;

    'aça bak abi yaa.. öküz yaaa.. hayvan yaa.. g.tünü sikeyim olm senin ben'

    ne küfrediyosun lan?
    hı?
    salla..

    etimi aldım, masama geçtim. karşımdaki yaşlı teyze bana bakıp bakıp gülümsedi. gülümseyerek karşılık verdim. kadın taşak geçiyordu adeta.. dedim olacak gibi değil, masamdaki çocukların muhabbetine kulak kabarttım.

    - olm ben geçen yaz amerikadaydım ya.
    + biz de parise gittik.
    - haa parise biz de abimle gitmiştik. disneyland'da bi oyuncak var, saatte 320 ile gidiyor, bindim ben ona.
    + haa evet, ben de binmiştim.
    * disneyland süperdi abi ya. biz de gittik geçen yaz.

    haydaa.. minik minik evliya çelebilerle oturuyorum orada.. 320 ile giden oyuncakmış.. ölürsün lan onun içinde salak. diyemedim tabi bunu suratına karşı.

    ordan bir teyze kadeh kaldırdı, 'en kötü günümüz böyle olsuuun' dedi. kimse s.klemedi. kadehi havada kaldı. ikinciye bağırdı 'en kötü günümüz böyle olsuuun' diye. yine kimse siklemedi. en sonunda dayanamadım, kola bardağımı vurdum kadehine sussun diye. gülümsedi ve sustu. gözlerindeki bakışı okumuştum.

    'sen ne karışıyosun dingil' diyordu..

    çocukların muhabbete geri döndüm.

    - abi new york metrosu harika bi yerdi yaa.
    + ohoo, biz ona bindik abi.
    * biz disneylanddayken..

    bu garibim * de paristen başka yere gidememiş. paso disneyland diyor lale. mangalın kenarındaki ergenler de kahkahalarla gülüyorlar böyle. 'aramıza gelmeye çalışan olsa da onu bakışlarımızla sksek' gülüşü bu, anladım. hayır o gece birlikte otursak ne kaybedecektin ulan ayarsız? belki ben çok espritüel bir adamım, belki harika eğlenecez. belki ben sizi bara sokacam o gece yanınızda veli olarak.. neyse, iyi ki almamışlar. çok skindirik esprilere şen kahkahalar atıyorlardı zira.

    yemekler yeni, rakılar bitirildi. benim de kolam bitti. 2.5 litrelik kolayı 4 tane çocuk ile birlikte içmiştik. bir bardak içtim lan.. hepsini onlar içti. sivilcelenecek salaklar..

    hadi eğlenelim dediler. nasıl eğlenecekler? 'gitar çalalıım' diye bir bağırdı geldi mangalın yanından. sema isimli öss kızı atmıştı ortaya bu fikri. 'bana uyaar' dedi öteki. bir teyze de amigo gibi tribünleri coşturdu. 'geençler şakşakşak, geençler şakşakşak' diye bağırdılar bir süre. getirdi birisi gitar. 2 milyarlık gitardı lan.. çok isteyip de alamadığımdı..

    ee kim çalacak? çalmayı bilen yokmuş lan aralarında. gitarın niye var olm dediler, abimin bu dedi.

    dayım yavşağı da kafası bir milyon çıktı ordan, 'benim yeğen iyi çalar, o çalsın'

    yeğen?!?!

    masada olduğumu o an farkettiler lan. benim suratım yanmaya başladı böyle, terledim. bir anda bu kadar ilgi odağı olmak hoşuma gitmemişti.

    kadehine kola şişesiyle giriştiğim teyze 'senin adın ne delikanlı?' dedi. 'artemis' dedim. 'babandan nefret ediyor olmalısın' dedi. 'hee' dedim.

    çal, çal, çal dediler. mangal kenarına pısmış zibidiler öyleye bakıyorlardı artık. güç bendeydi olm artık. 'hayır' dedim. aman tanrım, o kadar tok ve o kadar kendimden emin söylemiştim ki o lafı.. gık diyemediler.

    'çalmak istemiyosa zorlamayın anne yaa' dedi hemen mangal. o piçin de canına minnetti, biliyordum.

    gece boyu yaşlı, ergen, çocuk muhabbetleri karışımını dinledim. hesapta çok güzel bir mangal partisi ile karnımı doyuracak, içki parasından beleş yiyerek tasarruf edecektim. olmadı.. iki bisküvi aldım 2 ytl istedi şerefsiz bakkal. turistik mekanmış orası. turiste altın bisküvi veriyosunuz sanar millet de .mına koyim.

    koca gecemi mahvetti olm o ergen arkadaş grubu. facebook'ta gruplarını buldum. 'x sitesi sakinleri' diye grup açmışlar, o gecenin resimlerini koymuşlar bir de. elinde bir çakmak ile mum yakmaya çalışan bir herif gördüm fotoğrafların birinde. aha bendim lan..

    bir gruba sahip ergen yazar arkadaşlarım; yeni arkadaşlara karşı biraz daha nazik olun. bu da size tavsiyemdir.