sag eliyle dusunen insan 2. nesil yazar

çevrenizde sıklıkla görebileceğimiz insanlardır. feysbuk'u ingilizce kullanır. messenger'i ingilizce kullanır. telefonunun dilini ingilizce yapar. "amacın ne" diye sorulduğunda ise "ingilizcemi geliştirmek istiyorum" derler fakat asıl amaç çevreye süper ingilizcesi olduğunu sannettirmektir.

bir de şu ihtimal var tabi;
(bkz: gizli eş cinsel)

bambaşka, çok farklı, tuhaf tipli başbakanımız sayın tayyibiyenin '' durmak yook, yola devaam '' yazısıda kamyon arkası yazılar atraksiyonlarına katılmıştır efenim.

muhtemelen hayatında ilk kez eczaneye giren kasiyerdir. bir alışveriş merkezinde çalışıyordur ve günün yorgunluğunun iş çıkışında yüzüne yansıttığı gergin ifadeyi, gözlerindeki sert bakışı henüz atamamıştır. kime veya neye baktığı mühim değildir. sert baktığı prezervatif de olabilir, ilaçlar da olabilir, yara bantları da. ama kasiyere veya başka bir müşteriye sert bakmadığı kesindir. neden? çünkü müşteri bir gün çalıştığı kasasına* denk gelebilir; kasiyerle arasını bozarsa da prezervatifi alamadan mekanı terk etmesi gerekebilir. *

açık hava konserlerinde sıkça görülen eylem. bir keresinde sezen aksu da ara vermişti ama ezan bittikten sonra müezzine iyi bir fırça çekti, ezan böyle mi okunur diye.

küçükken mahalle arası yaptığımız maçlarda eğer ezan okunursa oyun durur, herkes olduğu yerde çökerdi. o anda top kimdeyse en şanslı o olurdu, zira topun üstüne otururdu. kıskanan çocuklar ise "topa oturma, yumurta olacak" diye uyarırlardı. ezan bitince kaldığımız yerden devam ederdik. *

çocuk yaşlarda saat kavramının ezanla pekiştirildiği durumdur. eve dönüş saati, genellikle akşam ezanının okunduğu saattir.

ör.
- anne bari yatsıya kadar kalsam?
+ hayır akşam ezanında burdasın!..
- anne nooolur yaa?
+ baban siker belanı sen bilirsin hilmi?
- ooof of! tamam ya.

sabah ezanı ise bu okunan ezan ve siz de yarı uykulu bir şekilde sözlüğünüzde sessiz sedasız fokurdamaktaysanız o sakinlikte "allahuekbeeeeeeer" diye sabah ezanının habercisi sevgili imamın sesini duyup olduğunuz yerde sıçramaktır. *

çocukken çocukça söylenen bir ebeveyn sözü.

bir sonraki adım olarak, namaz kılan ateist moduna geçeceği bilinmektedir.

adamın kafasına vurula vurula işlenen bu ritüel iki tarafta da yakasına yapışmıştır, "çarpar lan" insanı olmuştur bundan mütevellit bir eylemle "saygılı olmak lazım abi" ayağına yatar, en pis kolpaya hizmet eder, ayıptır.

sanıldığının aksine günah olmayan eylemdir. günah olması büyüklerin söz dinlensin diye uydurduğu bir başka saçmalıktır. olsa olsa saygı duymamaktır. 5 tane caminin ortasında kaldıysanız yapılacak en mantıklı hareket. *

ülkenin içine çaktırmadan eden, kurduğu çarklar takır takır işleyen, muhaliflerinin elini kolunu bağlayan sevmediğim, desteklemediğim parti.

en klasigidir toys'r'us'a girip cocukluguna geri donmek, hatta guvenlik gorevlilerince magazadan kovulana dek oyun oynamak.

bir de arkadas grubunu toplayip yerden yuksek, saklambac, kukali saklambac, sise cevirmece, misket oynamak sabahin korunden gecenin bir yarisina dek sokaklarda.

ya da cilginlarca dans edebilecegin, sabaha dek icebilecegin yerlerde zaman gecirmektir.

gunlerce film izlemektir kimisi icin, kimisi icinse gunlerce film cekip alkis toplamaktir.

kimisi zevk tek basina olmaz diyerek kimyasallara bas vururken kimisi sebzeye, meyvaya verir kendini.

aslinda cok komplike br sey degildir hayattan zevk almak.

nefesinizi tutmaya calisin birkac dakika, sonrasinda anlarsiniz nefes almak bile hayattan zevk almak icin bir sebeptir...

araclar basit olabilir amac hep ayni kaldikca...

akabinde götün kalkmasına sebep olacak hadise.

bir yudum bile sarhoş olmaya yetebilir.