islam dinin kılavuzu kur'an da örtünmenin kesin bir şart olarak geçmesine rağmen; bazı çok bilmiş din adamları ve ünlülerin kendilerine yontarak dinde örtünmenin şart olmadığı kalp gözünün önemli olduğu söylemiyle beraber gelen düşüncedir.
lakin, kalbim temiz diye bir dua etmiyorsam, ben kazanıyorum diye kazandıklarıma şükür etmiyorsam, nasıl olsa allah affeder diye yeterince usturuplu giyinmiyor ve dikkat çekiyorsam nerede benim dinimin gerekleri ve yasakları. o zaman herkes müslüman olsun, çünkü kelime-i şahadet getir yeter. namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekat vermeye ve hatta hacca gitmeye de gerek yoktur bazılarının gözünde. bunlar dini nefse tercih etmenin sonuçlarıdır. çarşaflı bayana tahammül edemeyen insanların bikinili kızlarımızı baş tacı ettiği bu garip ülkede işleyişimizde kafa yapılarımız gibi bir garip!
entry'ler (74) - sayfa 4
-
örtünmeyi gereksiz görmek
-
reklamın iyisi kötüsü olmaz
yanlış kullanılan bir ifadedir efendim. cümle içerisindeki 'iyisi' kelimesi fazladır. şöyle ki; anlatılmak istenen zaten reklamın iyi bir şey olduğudur. reklamınız nasıl yapılırsa yapılsın bu size menfaat sağlar, kalkınır, palazlanırsınız vs. e hal böyleyken de 'iyisi kötüsü olmaz' demek yanlış oluyor haliyle. demek ki neymiş; reklamın kötüsü olmaz..
-
hayata kişisel ve mutlak kural koyan insanlar
şimdi şöyle bir düşünelim; bugün dünyanın neresine giderseniz gidin en küçük bir yüzölçümünde bile farklı fikirlere ve görüşlere sahip olan birçok insan bulabiliyorsunuz. bu görüşler birbirinden o kadar farklı ki...
kimisi sapkınlığın hat safhasına ulaşmışken kimisi doğruyu aramaya çalışır; ancak o doğruyu da bulamadığı vakitler olur. neden mi? çünkü bizler birer insanız, bizler rahatlıkla hata yapabilen varlıklarız. nitekim birimiz veya birçoğumuz doğruyu bulabilsek bile yanlışların içerisinde yüzen insanlar gelip bize: ''kime göre doğru, neye göre doğru'' diyeceklerdir; bu sözün arkadasına sığınacaklardır. yani öznelliğe sığınıp felsefe yaptıklarını sanacaklardır; ama bilmezler ki egoizmin doruklarındadırlar. bu durumda biz insanlar tek başımıza ilahi bir güç olmadan doğruyu yakalayabilir miyiz? mükemmel sonuçlar alabilir miyiz? bu sorulara evet diyecek insanlara yüzlerini tüm dünya tarihine çevirmelerini öneriyorum. o halde bizi doğru yola sevkedecek olan şey inançlarımızdır. bizim üstümüzde ki varolan güçtür. yaratan mı doğruyu verir yaratılan mı? bunu böyle bir düşünmek gerekir. ha... islamı seçersin, hristiyanlığı seçersin, istersen budist olursun orası ayrı meseledir.
bir örnek vermek isterim: örneğin islam inancında yılda en az bir kereliğine * zekat vermek icab eder. malımızın/paramızın 40'da 1'ini ihtiyacı olan insanlara vermemiz gerekir. bu da toplumdaki ayrılığı ve refahsızlığı ortadan kaldırır. çok da olumlu bir olaydır.
ancak parasını paylaşmak istemeyen bir insan çıkar ve der ki: * ''kardeşim bu benim param, anlımın akıyla kazandım, kimseye de vermem. banane elalemin bütcesinden, ekonomisinden... ''şimdi bu duruma bakılırsa ortada bir görüş farklılığı var ve hangisinin doğru olduğunu bildiğimiz halde birkaç veya birçok insan nefsini düşündüğü için parasını vermemeyi arzu eder. peki hangisidir güzel olan? olumlu olan şey hangisidir? işte empati kurup başkalarını da düşünen kimseler ne kadar paylaşmayı doğru olarak algılasalarda bir insanın sözü ne kadar geçer ki? geçsede ne kadar sürede geçer? oysaki nefsimizden arınıp şöyle bir düşünecek olursak elbette doğru olanın paylaşmak olduğunu hepimiz biliriz; ama güçlü bir nefse sahip olan insan, öznel insan haklarından ve düşüncelerinden faydalanarak doğru olanın her zaman kendi nefsi ve hırsı olduğunu kabul edecektir; kabul ettirmeye çalışacaktır. velhasıl kelam her zaman kendi düşüncelerimiz değil; ancak ve ancak inançlar ve ilahi güçler bizi mutlak doğrulara ulaştırır.
bir de olayın şu açısı var ki, egoist ne nefsine ikamet eden insanlardan bahsettik. madem bu insanlar sadece kendilerine faydacılık yapıyorlar; ilahi gücün verdiği doğruları da saptırabilme potansiyeline sahiplerdir ve bugün islam inancı olsun, diğer inançlar olsun insanlar tarafından saptırılmış; kendilerine göre yorumlanmıştır. * bu durumda bizler bu doğruları iyi araştırmalı, bu doğruları insanlardan değil; direk vahiy yoluyla bize gelen ayetlerden anlamalıyız.
dinin konusu hayatta var olan herşeyle yakından ilgilidir. özellikle toplumsal konularda din hassas bir yapıya sahiptir. ayrıca din bugüne dek sapıtan ve yoldan çıkan kavimlere gönderilmiştir ki ıslah olsunlar: *
umarım ki birgün insanlar gözlerindeki şeytani perdeyi kaldırır ve sadece kendi için değil; etrafındaki, toplumundaki diğer insanları da düşünürler. umarım ki bu dünya için değil; sonu olmayan bir hayat için uğraşırlar. şu bir gerçektir ki aklı selim olan bir insan aynaya baktığında bile hayattaki birçok mucizeyi aynada görebilir; bir yaratıcı olduğunun farkında olabilir. -
kara çarşaflı kadın
insanların kişisel giyim tercihidir. kot pantolon, etek, bluz, mini etek, bikini giyen insandan bi' farkı yoktur. *
-
pudra şekeri
dövülerek ince un durumuna getirilmiş şeker.
-
siyah
avrupa kıtasında hüzün ve matemi simgeleyen renk iken japon geleneklerine göre mutluluğun rengidir.
-
makyaj
birçok kadının olmazsa olmazı, yüz boyama sanatı diye de adlandırılabilecek işlem. fondöten, pudra, kapatıcı, rimel (maskara), far, eyeliner, göz kalemi, dudak kalemi, allık, ruj gibi malzemelerle yüzün güzelleştirilmesi ve kusurların kapatılıp hatların belirginleştirilmesi amaçlansa da beceriksizce yapılanı insani maymuna çevirebilir.
-
robert smith
the cure' solisti. bütün hayatım boyunca karşıma alıp izlemek istediğim yegane yaratık. yolumu önce kaybettiren, sonra bulan tarifsiz adam.
-
kırmızı ruj
her kadına asla yakışmayan, tarafımda yok olması halinde, dünyanın sonunun gelmesi ile aynı etkiyi yaratacak ruj çeşidi.
en çok yakıştığı kişi ise;
(bkz: robert smith) -
ruj
makyajda dudakları boyamak icin kullanilan bir tür boya. renkleri genelde kırmızı, pembe, mor, kahverengi tonlarında olur.
en seksisi için: (bkz: kırmızı ruj) -
allık
bayanların makyaj yaparken yanaklarına sürdükleri, bilhassa elmacık kemiklerini daha pembe ya da daha kırmızı veya bronz göstermeye yarayan, hatun kişiyi çekici kılan makyaj malzemelerinden biri.
-
göz kalemi
genelde alt kirpiklerin üstüne ya da üst kirpiklerin altına sürülen makyaj malzemesi.
-
far
1.ingilizce uzak anlamına gelen kelime.
2.araçların görüşünü kolaylaştırması, yolu aydınlatması için sahip olduğu lambamsı şey *
3.gözlerin üzerine, kimi zaman altına sürülen; krem ve toz çeşitleri bulunan makyaj malzemesi. -
maskara
eğlendirici, sevimli, güldürücü, hoş anlamında kullanılan kelime.
-
pudra
antimikotik, antibakteriyel, utalk hede. pişiklere bire bir.