nickini sivazlayan 2. nesil yazar

filme gidenlerin zeka seviyesi işte.bence 70'lerden aşağıda. filme ve karaktere gülenlerde yer yer 60, hatta 50'ye bile düştüğü söyleniyor.

öteki dünyanın varlığından haberdar, müşkülpesent her yazarın olmazsa olmaz olarak nitelediği, fokur fokur namaz surelerini öğreniyorum açılımının bir parçası. hayret bi' şey yaa. az önce şu an yaznların rastgele 10 tanesinden subhaneke duasını okumasını istedim. inanır mısınız içlerinden sadece bir tanesi okuyabildi o da "ve celle senauk" kısmının yalnızca cenaze namazlarında okunduğunu bilmiyordu. basmakalıp ezberlemiş işinin bilincinde değil yani. ulan gereksiz konulara öyle hakimsiniz ki. barcelona'nın bu sezon oynadığı maçlarda 3.125 gol ortalamasına ulaştığından tutun da, stoke city'nin 235 gün 6 saattir iç sahada yenilgi yüzü görmediğine kadar işe yaramaz ne varsa dimağlarınızda yer etmiş durumda.

ufacık bir duayı okuyamayan yazarın elbette ki namaz surelerinin tam metnini bilmesi bir ütopyadan başka bir şey değil. açıkçası bu kadar fundamental konularda eksiği olan yazarlarla aynı platformu paylaşmak artık bana pek bi' ketum geliyor. ortalama bir yazar en azından, başta namaz sureleri olmak üzere, gençliğe hitabe, intermediate level ingilizce, çarpım tablosu, el işi kağıdından kedi badalı yapma, kısa bir 23 nisan şiiri bilmeliden öte bilmek zorunda. yaptığı işin hakkını veremiyorsa golf stream akıntısına kapılıp gitsin. biz burada ciddi bir iş yapıyoruz.

fil, kureyş, maun, kevser, kafirun, tebbet, ihlas, aynı zamanda nas ve felaktan en az bir tanesi en çok iki tanesini bilmeli fokur fokur yazarı. öğrenmemekte diretirse de sonu aşikar. bu hususta atılabilecek en rasyonel adım, sözlüğe eklenecek namaz sureleri öğreniyorum başlığıdır. her tıklandığında karaoke yapar gibi random bir sure karşınıza çıkacak, hem arapça mahreçleriyle tecvitli olarak hem de türkçe karşılığı verilerek tam teşekküllü eğitim imkanı sunulacak. bu konuda fokur fokur coderlarına yardımcı olması açısından sevgili diyanet işleri başkanımız başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarını göreve davet ediyorum.

küresel değil de yataksal ısınma isteyen insandır. döşeği çürür yakında.

kendinden emin, aklı başında ve ezikliği olmayan kişilerin yapmayacağı ekşın.

"seni deli gibi seviyorum aşkımmm, ölürüm ben sana var ya, hayatımsın sen" derken iyiydi değil mi? riyakarlığa yer yok, ayıptır! biten bitmiş ve orada kalmıştır. üstüne nefret tohumları ekmenin bir anlamı yok bu olsa olsa insanın kendine olan saygısını yitirmesidir.

bir iki telkinden sonra kendi haline bırakılması gereken, boşuna oksijen falan yaktığı düşünülen boşluk insanı.

eski diyoruz değil mi? bak eski! bitmiş, etmiş, kullanılmış. eskimiş bir şeyi ne yaparız? hooopp çöpe atarız değil mi? hah çok güzem bi'tanem! e o zaman bu eski sevgili meselesi ne oluyor yahu, onu unutamamalar falan. salla gitsin hocu, ne takıyorsun bu kadar. dünyada milyarlarca insan var mutlaka birinden biri ile yeni bir birliktelik yaşarsın ha yaşama öylece takıl veyahut. biri gider diğeri gelir, kervansaray belle kendini.

her işi bitirip eski sevgili gibi saçma sapan bir varlıkla uğraşırsan evin yolunu kaybedersin. güzel, haydi o zaman zıpla! *

eski sevgilinizin kırıntıları hala hafızanızda mı? ona olan hıncınızı bir türlü gideremiyor musunuz? uykusuz geçen her gecenin sebebi o mu? eski sevgiliyi hayatından bezdirme politikaları sonuç vermedi mi? öyleyse beddua etmek tam size göre. sabah-akşam 1 kere olmak şartıyla o an için aklınıza gelen en orijinal bedduaları ediyorsunuz ve nirvanaya ulaşıyorsunuz.*

kalender bir rahatlama yöntemi.

(bkz: eski sevgilisini unutamayan obsesif ve zavallı)

eski sevgiliye kafam girsin deyip sonradan pişman olan kişi eylemi. neden mi? o kadarıyla yetinmemeli. *

eğer * sen çıtırsın en basitinden kırılırsın lafını layık görmek zorunda kalarak ayrılmadıysanız kimi zaman mantıklı olabilmektedir.

ayrılık zamanındaki yaşanmışlıklar,çekilmiş acılar, dökülen gözyaşları beyni kemirir durur.. özlellikle araya bu sürede başkaları girdiyse ve taraflar bunu biliyorsa ilşkiyi devam ettirmek devrim niteliğindedir. gelişmeleri sözlüğümle paylaşmaktan zevk duyarım ilerleyen günlerde.

evden çıkarken büyük ihtimalle '' başını kapatıp başka tarafını da kapatan kız '' olarak ayrılır. fakat evden uzaklaşınca '' başını kapatıp başka tarafını açan kız'' a dönüşür bazen de '' başını açıp başka tarafını da açan kız '' olur.

sürekli "yani" diyen kızdan sadece tek kelimelik farklı olan kızdır.

kelime haznesi darlığından, az veyahut hiç kitap okumamaktan, eksik iletişim kurmaktan kaynaklıdır.

haa bu kızımızı alıp insan içine karıştırsak, bıdır bıdır konuştursak, bir sürü kitap okutsak bu yönü kaybolur mu orası bilinmez.

kendisine acil şifalar, yakınındakilere de sabır diliyorum. *

ülkemizde de satışı yasal olan alkollü içecek yasasının yurdum insanına kazandırdığı ehemniyet dolu öbek. hakikaten engellenemez. içilir de sıçılır da. eğer bir başlığın götle okunabilitesi varsa alkolik harekette engellenemez. *

öpüşmek ,tadına bakmaksa sevgilinin;

sevgiliyle,
tadı damağında kalmış en sevdiğin yemeği yemek,

ilk denemeyse,
hiç tatmadığın bir yemeği tatmak,

aşcıysa,
şişmanlamaktır.

hmm... hisli apaçilerdir.

neyse zaten değinmek istediğim "predestinasyonist" kelimesi oldu. beyin dediğimiz kafa tasımızın içinde kıvrım kıvrım duran organda bir garip dalgalanmalar oldu.

ayırarak inceleyim;

-pre: ingilizce öneklerden birisidir. ön anlamına gelir.
-dest: farsça el anlamına gelir,
ya da
-destinasyon: gidilecek yer.
-ist: bir akımı takip eden kişiler için kullanılan ek.

şimdi önceden gideceği yeri bilenler gibi mi?
önden el işi yapanlar mı?

şimdi ne anlama gelir bu kelime?

aciz kifayetsiz yüzünde, liseli kızların okkel oynadığı erkeğin, kadınsı içgüdülerle hareket ederek, esas kimliğini ortaya koyması bana bu önermenin doğruluğuna dair çok net argümanlar sundu. önceden hep kuşkuyla bakardım. fakat, geldiğimiz şu noktada, eski sevgili, aşk vb. başlıklara entry giren erkek bir yazarın, gizli eş cinsel olduğunu bir çırpıda söyleyebilirim.

şunu kendimize itiraf edelim en başta. aşırı duygusallık, zayıflık, vesveseli haller hatun kimselere yakışır. yani, eski sevgilisini unutamadığını ilan edercesine zayıflık gösterip, o başlığa yazmak hasbelkader çizginin efemine tarafına kaymaktır. eee sonuçta nasıl ki sağlıklı bir insanın üşüyünce vücudu somantik bir refleksle titreyerek ısıl dengeyi sağlamaya çalışırsa, gizli eş cinsel tutkularını iyice tetikletip mausu, kalavyeyi götüne sokmak istemeyen yazar da tutup, aşk, eski sevgili vb. başlıklara bir şeyler karalayabilir.

"teenhunter" lakabıyla anılan ve sözlüklerde sadece çıtır hatunları hoplatmak için dolaşan bir grup var mesela. bu gruptan tam yetkili biriyle konuştuğumda, o da bu gerçeği açık açık söyledi. yani; bir sözlükteki hatun yazarları tespit etmek için, aşk, eski sevgili vb. ağlak başlıklara dadandıklarını. bu noktada karşılaştıkları sayısı hiç azımsanmayacak erkeklerin, gizli eş cinsel olduğuna dair anekdotları da oldukça çarpıcıydı.

mesela ben de sözlükte her gün bu başlıkları tek tek kontrol ederim. "acaba bugün kim yazmış? acaba kim bu elim hastalığın pençesine düşmüş?" diye. isimlerini de bir bir not eder, erken teşhis, tedavi imkanı varsa, yakın çevresi ile irtibata geçerim. ismi lazım değil başka bir sözlükte. dalyan gibi oğlu bu hastalıktan muzdarip bir teyze, benim erken teşhisim sayesinde oğlu kurtulduğu için, boynuma sarılarak "sen de benim oğlum sayılırsın evladım artık" demişti. o buğulu sahne hayatımda unutamadığım anlar arasında yerini aldı.

kısa ve net. argümanlar çok sağlam. böyle ağlak başlıklara yazan erkek gizli eş cinseldir. böyle durumlarda kişinin yakın çevresi ile irtibata geçerek önlemlerini almalarını sağlayın. ne biliyim klavyeyi, mausu, kalemi, silgiyi, bira şişesini yani, anüsüne sokup hayatını tehlikeye atabileceği ne varsa çevresinden uzaklaştırın. herhangi bir kriz anında ne olacağı hiç belli olmaz.

ne diyelim bu en masum, derecesi en düşük gizli eş cinselliklerden biri... kurban olduğum rabbim daha beterinden saklasın.