kisiden kisiye gore degisebilir olandir. dogru aski buldugunda ehemmiyeti kalmayandir.
entry'ler (70)
-
sevdiceğin fiziksel görüntüsü
-
sevdiceğin götünü kaldırmak
sevdiceğin fiziksel görüntüsü bağlamında değil aşksal görüntüsü bağlamında gerçekleşen, ilişki kuralları no 1'e * tamamen aykırı dolayısıyla fazla tasvip etmediğimiz durum. o zaman ne yapıyoruuuz? içinde daima onu terk edebileceğinize dair bir korku bırakıyoruuuuz...
-
herkese kulağını ver sesini verme
william shakespeare'e ait olan hamleten anımsadığım en anlamlı cümledir.
şu öğütlerimi yaz kafana..
düşüncelerinin ağzı,dili olmayacak;
aşırı hiç bir düşüncenin ardına düşmek yok.
teklifsiz ol,bayağı olma.
dostlarının arasında denenmiş olanları
çelik halkalarla bağla yüreğine.
ama her zıpçıktı,acemi çaylak arkadaşıda
el üstünde tutup elini kirletme.
kavga etmekten sakın,ama ettin mi de
öylesine etki korksunlar senden.
herkese kulağını ver sesini verme.
herkese akıl danış,kendi aklını sakla.
kesenin el verdiği kadar giyin.
sakla vücudunun en güzel yerlerini sevdiğine.
ne borç ver,ne de borç al;çünkü borç vermek
çok kez hem paranı yitirmektir hem dostunu.
her şeyden önce de kendi kendinle doğru ol.
o zaman, gece gündüze varır gibi,
sen de aldatmaz olursun kimseyi.
dualarım, öğütlerim seninle olsun.
replik buydu. -
herkes alkışlayacak diye alkışlayıp ortada kalmak
uçak piste indiği zaman bazı durumlarda bir gelenek gibi pilot alkışlanır. bazen, "millet alkışlayacak" diye alkışa başlayan şahıs kendisine kimsenin iştirak etmemesi ile tek başına kalır ve tuhaf bir hava eser. çevredekiler "ne yapıyor bu gavat" der gibi adama bakarken, bir kısım zat da "muhaha alkışlamadık bak tek başına kaldı" der gibi sinsi sinsi sırıtır. iyisimi tek başınıza yolculuk ediyorken alkışlamayın, arkadaşlarınız varsa sizi bu durumdan kurtarmak için destek çıkabilirler.
-
herkese şaka yapıp şaka kaldırmayan egoist
etrafınızda mutlaka en az bir adet bulunur bu bünyelerden. yerli yersiz önüne gelene şaka yapar, sonra biri ona bir şaka yapıp da etrafındakiler de güldüyse en uzak yere kaçılmalıdır. zira hemen sinirlenirler. bir anda sanki tüm hayat gayeniz ona laf sokmak ve onun da yaşama sebebi sizden laf yememekmiş gibi bu şakanızı ona laf soktunuz şeklinde algılar. bu durumda hemen savunma mekanizması girer devreye. saçma sapan cümleler kurar.
-yazı yazma helaya başın girer belaya.. hahahhhahaha!! nerden de buluyorum bunları, çok acayipim ben!
+yazı yazma diyosun sen kendin yazıyosun, merkezde olanları sen nerden biliyosun?
ortam; hehehehhe!!
-amına koyarım bak!
+nooldu ya?
-sus lan!! gülmeyin lan siz de!
+noldu kardeşim ya, niye kızdın şimdi?
-lan sussana sen bi! merkez falan. ne kadar öküzsün sen ya!
+aga ayıp oluyo ama. sen yaparken iyiydi!
-ben abartmıyorum olum. ben bilmiyomuyum lafın gerisini?
+biliyosan hesaplıycan olum lafın gerisini!
-hala konuşuyo bak!! -
işte öyle bir şey
söz:çiğdem talu
beste: melih kibar
seslendirme: erol evgin ki ondan başka kimse bu kadar güzel söyleyemez.
seni düşündüm
dün akşam yine
sonsuz bir umut
doldu içime
bir de kendimi
düşündüm sonra
bir garip duygu
çöktü omzuma
hani ıssız bir yoldan geçerken
hani bir korku duyar da insan
hani bir şarkı söyler içinden
işte öyle bir şey
hani eski bir resme bakarken
hani yılları sayar da insan
hani gözleri dolar ya birden
işte öyle bir şey
seni düşündüm
dün akşam yine
sonsuz bir huzur
doldu kalbime
bir de kendimi
düşündüm sonra
bir garip duygu
çöktü omzuma
hani yıldızlar yanıp sönerken
hani bir yıldız kayar ve insan
hani bir telaş duyar ya birden
işte öyle bir şey
hani bir yağmur yağar da bazen
hani gök gürler ya arkasından
hani şimşekler çakar peşinden
işte öyle bir şey -
herkese aynı duyguyu hissettiren şarkı
sanırım şu ana kadar dünyada bir kişinin yapmış olduğu efsaneleşmiş hikaye.
normalde her şarkı herkese aynı şeyi düşündürmez.bir aşk şarkısında bile insanlar sevdiklerini düşünür.ama sevdikleri herkesin farklıdır.işte bir bestekar bunu yıkar ve çok eskiden sanatın küçümsendiği avrupa da, müziğin istendiğinde herkese aynı şeyi düşündüreceğini iddaa eder.kral çağırır bu bestekarı ve şöyle der;
"eğer bunu gerçekten başarırsan, seni altına boğacağım.sanatını istediğin gibi, imparatorluk desteğiyle icra edeceksin.ama yapamazsan, bütün halkın önünde oracıkta kafandan olursun."
adam kabul eder.hazırlıklar yapılır.gün gelir.bütün halk meydana toplanır.adam piyanonun başına geçer ellerini piyanoyu çalmak için sertçe kaldırır ve o anda kalır.3 dakika bu şekilde bekler ve sonra selam verir.
ardından "sen ne yaptın?" diye soran krala cevabı şudur.
"3 dakika sus işareti verdim.ve herkesi "bu adam ne zaman başlıycak acaba?" diye düşündürdüm.şimdi lütfen paramı ve krallığınızın desteğini alayım."
(bkz: işte öyle bir şey) -
gelini öpebilirsin
ecnebi diyarlarda söylenmesi adetten düğün son sözü. memleketimize ithal edilmiştir.
-
onayını almış taze gelin
tastiknamesiyle beraber, eşine bahşedilecek sıfır km gelindir.
(bkz: gelini öpebilirsin) -
herkese şapur şupur bana yarabbi şükür
kişinin içinde dallanıp budaklanan kıskançlığı dışa vurduğu andır. çifte standart yapıldığını düşünen kişinin isyanıdır.
-
coca cola sağlığa zararlıdır
kolanın zararları konusunda insanları bilinçlendirmeyi değil marka karalamayı amaçlayan bir söylemdir. iletilen postalar * da genelde bu tür söylemler içerir. şimdiye kadar da bir işe yaradığını görmedim. kapitalizmin simgesi diye solcular, sahibi yahudi * diye sağcılar sevmez bu markayı. yani görünürde hiç kimse sevmez. ama gel gör ki iş satış rakamlarına gelince hiç bir marka coca cola'nın yanına bile yaklaşamaz.
-
sözlükte sık görülen anlatım bozuklukları
''x yazarların x yapması''
yanlıştır efendim.
yazarların x yapmaları. yani özne çoğulsa yüklemi de çoğul olur.
benzer hataya başka bir örnek:
''manavların taş kalpli olması'' bu da yanlıştır. doğrusu:
''manavların taş kalpli olmaları'' olmalıdır. * -
ebeveynlerin söylediği minik yalanlar
anne babaların çocuklarına söylediği, özünde iyi amaçlar taşıdığına inandıkları yalanlardır.
çocuğun hayatında topu inşaata kaçmış çocuk etkisi de yaratabilirler, çocuklarına şizofreni teşhisi de kondurtabilirler.
bak yavrum, ben sana güvenmiyor değilim, etrafındakilere güvenmiyorum.
ben bu merete artık bağımlı oldum, artık bir şey yapamam ama sen başlamamışsın daha tam, sakın içme.
diş perisi
yemediğin pirinç tanesi kadar çocuğun olur bak.
ben senin yaşındayken.... -
babalar günü
haziran ayının üçüncü pazarı kutlanan gün.
-
babanın değerini öldükten sonra anlamak
sevilse de sevilmese de, evin, anneyle birlikte yaratıcı ortağı: babanın, öldükten sonra ne anlama geldiğini; yokluğunun insan içinde ne büyük boşluklar yaratabileceğini anlayabilmek.
buraya sayfalarca nasıl çekiştiğimizi yazabilirim babamla ve yıllarca. henüz ölmedi. ölmesin de benden önce. hala daha çekişiriz, severim böyle olmasını. lakin arkadaşlarımdan, yakınlarımdan kimilerinin babaları gitti çoktan... ve suratlarındaki hüznü gördüm, içlerindeki acıyı. pişmanlıkğı. zor. sonradan anlaşılıyor evin direği olduğu. eksikliğinin ne demek olduğu.
anlayacağın; "keşke olsa da kavga etsek, beni azarlasa" demektense, adamın yaşarken gönlünü almak, onu hiç kırmamak daha iyi. gittiği zaman geç olacak, biliyorsun değil mi?
(bkz: babalar günü)