victor hugo'nun en beğendiğim eserlerindendir. hugo, aydınlanmacı hümanizmin geleneğinde, suç ile ceza ilişkisinin insansız bir mıntıkada tartışılmasının anlamsızlığına işaret eder gibidir. onun kişisi, hayat ile ölüm arasındaki dar sınır çizgisinin üzerinde, geri dönülmez bir noktada durmaktadır. önünde bütün yolların sonu vardır: infaz. ve bu infazdan kurtulmanın tek ihtimali vardır: toplum vicdanından ya da yargıçlardan umabileceği merhamet. bir insanın ölüm kararı verildikten sonra ölümünün giyotinle acısız ve hızlı bir şekilde yapılacağı söylenir. ancak bu anın ne kadar acısız ve hızlı geçmesi önemli değildir. idam kararından kişinin giyotine götürülerek infazının gerçekleştirileceği saate kadar geçen sürede ruhun kaç kere ölüp dirildiği bilinemez.
entry'ler (53)
-
bir idam mahkümunun son günü
-
fransız devrimi
fransa'daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve roma katolik kilisesi'nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır. avrupa ve batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır.
-
marie antoinette
fransız devrimi sırasında cumhuriyetçilerin tezgahına gelerek, vatan hainliği suçlaması ile idam edilen fransa kraliçesi. müthiş bir hayat hikayesi vardır.
-
ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler
marie antoinette'in halkın açlık isyanına karşı önerisidir.
-
et fiyatları refahtan dolayı yüksek
doğrudur. pasta fiyatları da refahtan dolayı düşmüştü bir aralar. oluyor böyle şeyler.
(bkz: ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler) -
cinsel içerikli entry girmekten haz duyan zihniyet
sözlüğü sözlük gibi kullanmaktan çok (bilgiyi paylaşma, geliştirme, sentezleme, yineleme, biraz eğlenceli ve süslü hale getirme) yerine; hani gizli kapaklı tezgah altlarında satılan erkek dergilerine dönüştürmeyi başarmışlar maalesef...
kültür, sanat, edebiyat, sinema, müzik, kitap, toplumsal konulara değinme, gelenek, görenek tartışma, vs.. işte kim hangi konuda ne biliyorsa dağıtıp düzenlemek yerine çoğunlukta görülen manzara ne yazık ki;
biraz haydar dümen tarzı dertlenmeler, sorulan sorular sokulan laflar.
biraz recep ivedik tarzı absürt yazılar, gülünmeyecek derecede iğrenç şeyleri komik olarak göstermeler vs..
bu mu 21. yüzyıl gençliği? yoksa sözlük bunu mu istiyor? bir tv klasiği olarak gündeme gelen söz sözlük için de mi geçerli 'halk bunu istiyooor' diye arkadan bağıranlar var da biz mi işitmedik?
evet kolay olan şunu demek elbet bu eleştirileri yazan benim gibi yazarlar için; beğenmeyen varsa gitsin lan! yalnız ifade de aynen böyledir. şu yarım sayfa eleştiriye üç cümle kurup yazamaz zira icinde cinsel öğe içermeden o entry tamamlanmaz. zaten içerdiğinde de küfür tarzı bir şey olur, mağara adamının bir kaç versiyonunu görmüş oluruz böylece biz de...
aslında bazen düşünmüyor değilim her ne kadar darwin in evrim teorisini bir safsata olarak görsem de diyorum; yahu insanlar maymundan gelmedi peki ama bunun bir geri dönüşümü var dostum gittikce maymunlaşıyor.. işte şunu şunu şunu yazan tam anlamıyla bir insan olacağını aklım bir türlü almıyor cünkü...
tanım; nato kafa nato mermer zihniyeti... el insaf yahu -
dedikodu yapıldığını başkası söylemeden anlamak
birinin nasıl olduğu bilinmez bir biçimde kendisi, başkaları veya başka şeyler hakkında yapılan dedikoduları öğrenebilmesidir efendim.
''biri senin için şöyle şöyle dedi'' diyen birinin ve bunu dinleyip ''vallaha mı lan, vay mını sikiym'' diyen kişinin yaptığı da pek tabi dedikodudan başka bir şey değildir. -
dedikodu yapmaktan bıkmayan kadın modeli
nedendir bilinmez ama sanki bu özellik kadınlara doğuştan varmış gibi duruyor evet evet öyle sanki doğuştan varmış gibi, 9 yaşındaki çocuktan tutun 60 yaşındaki nineye kadar bunlar durmadan dedikodu peşindedirler, hatta bunun için özel günleri bile bile vardır ne biliyim altın günleri filan işte durmadan konuşurlar sabah akşam öğlen gece vakti yok konuş konuş bıkmazlar her şeyi konuşurlar bilmem kim ne yapmış o onu yapmış duydukları her şeyi konuşurlar ha böyle erkeklerde vardır o ayrı ama %80 ni bu kadarını yapmıyor.
-
dedikodu sağlığa iyi geliyor
daily mail gazetesinin haberine göre, sık sık dedikodu yapanların daha az strese girdiğini belirten araştırmacılar, sosyal bağların kuvvetlenmesinde önemli rol oynadığı için dedikodunun, yapanları daha mutlu ve sağlıklı hale getirdiğini kaydetti.
michigan üniversitesi bilim adamları, çiftler halindeki 160 kız öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmada, dedikodunun endişe ve stresi azaltan progesteron hormonunun seviyesini artırdığını saptadı.
çiftlere ayrılan öğrencilerin yarısına, birbirlerine sormaları için, aralarındaki yakınlaşmayı sağlayacak türden sorular verildi. grubun diğer yarısından ise botanik üzerine hazırlanmış bir araştırma makalesini ele almaları istendi.
20 dakika sonra, birbirlerini tanımalarını ve birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayacak sohbetler yapan öğrencilerin progesteron seviyelerinin aynı kaldığı veya yükseldiği görüldü. diğer gruptakilerin progesteron seviyelerininse azaldığı tesbit edildi.
araştırma başkanı prof. stephanie brown, biyolojik mekanizmayla insanların toplumsal davranışları arasındaki bağlantıyı saptamak gerektiğini belirterek, "bu bağlantılar, yakın ilişki içindeki insanların toplumsal olarak izole yaşayanlara nispetle neden daha mutlu ve sağlıklı olduğunu ve neden daha uzun yaşadığını açıklamaya yardım eder" dedi. -
dedikodu
tdk tanımlamasına göre:başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma.
insanoğlu tarafından(cinsiyet ayırt etmeksizin) pek sevilen, asıllı asılsız üçüncü şahışlar ve topluluklar arkasından yapılan söylem biçimi. ışık hızıyla yayılma potansiyeline sahip lakırtı. -
konu komşu ne der
konu komşunun uzmanlık alanı olan dedikodu olayına tedbir olarak kullanılan kalıp.
şöyle bir örnek verebilirim;
hayatımın yaz tatillerinin en az bir haftasını ayırdığım memleketim eskişehir'de köyümde geçen bir olay beni hem köyüme hayran bıraktı hem de soğuttu. bir gün herkesin kuzen dediği o akraba tipiyle mal mal dolaşıyorduk. tam da ekinlerin baş verdiği dönemlerdeyiz. işte o ekinlerin başına geçtik. hafiften rüzgar esiyor. dedik bir ateş yakalım da ısınalım. sanki o ateşle ısınacağız. neyse yaktık bir zahmet ateşi. bir süre sonra bir çığlık işittik: "amanııııın! yandı ekinleerrr!". "oha! kim yakıyo lan ekinleri?" dercesine birbirimize baktık şaşkın şaşkın. sonra olayı çakınca hemen kaçıştık oradan "hemen evlere dağılalım!" diyerek. çok da hızlı koşarım övünmek gibi olmasın. köyün bir ucundan diğer ucuna* 10 dakika içinde çoktan varmıştım. kapıda karşıladı anneannem, çok sever beni*. hiç uzatmadan lafa girdi:
"ekinleri siz mi yaktınız?! köyü de yaksaydınız!"
dedim içimden: "ulen bizim köyün teknolojiye ihtiyacı yokmuş hakikaten. ben de internet yok diye isyan ediyorum." -
mükemmel insanı beklemek
sevgilisi olmayan insanların yaptıklarını söyledikleri eylem.
- git bul birini be arif.
- mükemmel insanı bekliyorum ali rıza amca.
- ha, sen mükemmel insansın da, eşini bekliyorsun yani.
mükemmel insanı beklemek tamamen zaman kaybıdır. çünkü öyle bir insan yoktur. bir defa herkesin mükemmel'i farklıdır. kimine göre kayak yapmalıdır, kimine göre şiir okumalıdır, kimine göre sesi güzel olmalıdır falan. mükemmelliyetçi bir zihne sahipseniz, mükemmel icatlar bekleyin mesela. mükemmel arabalar, uçaklar, telefonlar bekleyin, ne zaman ulaşılır mükemmelliğe bilinmez ama bekleyin. insan beklemeyin ama.
mükemmel insan, mükemmelleştirilmiş bir hayat içinde var olabilir ancak.
mükemmel bir sevgi, mükemmel bir güveni destekler. mükemmel güven, mükemmel inanç.
insan'ın mükemmelliği, çevresinin mükemmelliği ile orantılıdır.
mükemmel insan'ı beklemek ancak bir interaktif sözlük başlığı olabilir zaten. -
kol kola gezerek cadde ve yaya yolunu kapatanlar
o anda 200 km hızla giden bir otomobilin kendilerine çarpmasını istediğim canlı modeli.
-
ezan okunduğunda müziği kapatan ateist
henüz yeni ateist olmuş ya da içinden "lan yoksa hata mı ettik" diye sorular soran ateisttir.
-
dindar kişilerin suç işlemeyeceğini düşünmek
dindar kişilerin hepsinin peygamber gibi olduğunu zannetmekten ileri gelen eylem. eğer hiçbir dindar suç işlemeseydi müslüman ülkeler filan ultra süper güç olurlardı. bırakın bu işleri, at gözlüklerini çıkarın biraz. kendine atatürkçü diyenler nasıl suç işleyebiliyorsa dindar kişiler de işliyor. ha bu arada atatürkçülük ile dindarlığın birbirine zıt olduğunu savunduğumu zannetmeyin, sadece örnek olsun diye şey ettim.