haklı bir istekdir.her daim gelen telefonlar, mesajlar baymaya başlar.bir gece çıkıp arakdaşlarla ortam yapmak istersiniz mesaj yazmaktan millete zaman ayıramadığınız için yemediğiniz hakaret kalmaz. ayrıca ortamda ki kısmetleriniz de büyük ölçüde kapanır.
entry'ler (33)
-
erkeklerin sürekli ilgi gösterilmesini istememesi
-
siğilden kurtulma yolları
tedavisinin psikolojik olması sebebiyle bu yollar ancak inanılması ile başarılı olacaktır.
batıl inançlar arasında şunlar başroldedir:
1 mehmet adlı bir kişinin evinden bir miktar tuz çalıp siğillerin üzerinde serpmek.
yaşanmış olay: denedim, siğillerin sayısı arttı.
2 bir evden bir miktar tuz alıp kör bir kuyuya dökmek. kör kuyu bulunamadığından test edemedim.
3 nefesinin şifalı olduğuna inanılan birine okutup üfletmek.
yaşanmış olay: yıllar önce ölmüş de saygıdan gömülmemiş izlenimi veren yaşlı bir teyzeye götürüldüm. teyze ellerimi tutup "tavuk götleri gidin buradan. ne işiniz var burada? şeytanın işisiniz siz" gibi birşeyler söyledikten hemen sonra bana dönüp "tavuk götlerini kovayım mı? diye sordu. vermem gereken cevap bana söylenmişti "kov gitsin" dememle birlikte teyze elime tükürmeye başladı. bu olay ellerim sırılsıklam olana kadar devam etti ve teyzenin şifalı olduğu iddia edilen tükürüğünün siğilleri geçireceğine inanan kişilerin yedi sülalesinin kulakları çınlatıldı. sonuç: tabi ki işe yaramadı.
bilimsel yol:
1 kişinin hayatını gerçekten olumsuz etkiliyorsa tıbbi müdahale ile siğilleri yakmak. ancak sağlıklı deri de zarar görebileceğinden tercih edilmiyor.
2 onları unutmak.
yaşanmış olay: siğillerimi yaktırmak amacıyla gittiğim poliklinikteki doktorun tıbbi müdahaleyi reddedip kendisinde de gençken siğil olduğunu, fakat üniversite sınavını kazandığı günün sabahında siğillerin yok olduğunu söylemesi, bana da siğillerimi görmezden gelmeyi tembih etmesi. bunu takip eden bir iki hafta içinde ise (ne zaman gittiler anlamadım bile) siğillerin yok olması.
ana fikir: siğillerin en iyi tedavisi psikolojik olarak yok olacaklarına inanmaktır. tuz çalmanın, dua edip üzerine tükürmenin vs. işe yarayacağına inanırsanız da geçebilir. ancak tuz çalmanın bilimsel hiçbir rolü yoktur. -
cihana korku salan türk akıncılarının tayt giymesi
parasızlıktan iti kırpan yeşilcam produksiyonlarında sıkça karşılaştığımız komik sahne.
leonidas gibi bacak kasları olmasa da orta asya'da düdüklemedik hancı kızı bırakmayan bu cengaverlere tayt giydiren zihniyeti şiddetle kınıyorum.
ulan hadi remzi usta'nın konfeksiyon atölyesinde işlediniz şile bezini, fakat rengini barı sarı yapmasaydınız. akıncı deyince insan zihninde aragorn gibi bir karakter canlandırıyor, ama nafile! bizimkilere bakıyorsun halit akçatepe, erol taş ve cüneyt arkın..
bir diğer konu; kara murat 'a tanınan iltimas! tamam abi ana karakterdir, buzdolabına uçan dekmük atar, kızları düdükler, dağıtmadık han bırakmaz, tavuğu elle yiyen bizans münafıklarına görgü kuralları hakkında brifing verir, şarap fıçılarını kafalarına indirir, henüz görelilik ilkesi icat edilmemesine rağmen surdan sura ışınlanır, maşallah neo efendinin 40 ajan smith'in ümüğünü sıkması ekolü 50 bizanslıyı bir kılıç darbesi ile yere serer, sanki kılıç excalibur anasını satayım? bildiğin anlı şanlı, egzoz dan olma tencereden doğma aluminyum.
buraya kadar tamam, fakat tarkan ve kurdu'nun suçu nedir arkadaş? kartal tibet filmın bazı sahnelerinde elle yediği tavukları gerçekten mideye cukkalasa, leonidas kadar olmasa da bir ibrahim üzülmez'in bacak kaslarına sahip olurdu diye düşünüyorum.
hadi kara murat ve eşrafına tayt giydiriyorsunuz da, tarkan'a neden mini etek vari bir kıyafet uygun görürsünüz bre melun yapımcı?
yahu seyrederken tırsacağıma, ya da heybetinden götümde karıncalanma oluşacagına, bazı bazı bıyıklarımı sıvazlıyorum. neyse ki o an kız arkadaşım arıyor ve kendime geliyorum.
tarkan'ın sokak itinden bahsetmiyorum bile.
olmuyor yeşilçam, zaten hiç olmadı ki... -
türk dil kurumu
12 temmuz 1932'de atatürk'ün talimatıyla kurulmuş kurumdur.
türk dil kurumu başlangıçtan beri çalışmalarını iki ana eksen üzerinde yürütmüştür:
1. türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak;
2. türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak. -
adalet
uygulanması hoşnutlukla karşılanacak hiyerarşi düzenleme metodu. tabi "uygulanması" hoşnutlukla karşılanacak..
-
namus
sezen aksu nun seslendirdiği parça.
namus
aradım yıllardır seni her yerde
bir türlü karşıma çıkmadın namus
nihayet bir yerde rastladım ama
utançtan yüzüme bakmadın namus
yaklaşıp yanına dedimneredesin
dedin ki yorulma gelmiyor sesin
gayretleri boşa gitti herkesin
kimseyi yanına sokmadın namus
fazilet dediğin meğer masalmış
namuslu görünmek kimlere kalmış
zenginmiş, fakirmiş, halkmış, kralmış
gördüm ki kimseyi takmadın namus
hadi yandan
hadi hadi yandan
ben senden ne saray ne ev istedim
seni sevenleri sen sev istedim
kıvılcım aradım alev istedim
bir tek mumu bile yakmadın namus
azizken gözümde sudan ekmekten
yoruldum uslu dur yapma demekten
yüzyıllardır namussuzluk etmekten
bir türlü uslanıp bıkmadın namus
hadi yandan
hadi hadi yandan
hadi yandan
hadi hadi yandan
hadi yandan
hadi hadi yandan
söz: ümıt yaşar oğuzcan
müzik: arto tunç -
aseksüel
bir iş veren açısından ideal eleman olsa gerek. günlük ayak oyunlarıyla vs. vakit kaybetmeyen, kendini işine veren biri olabilir. olmayabilir de.
-
patron
saian ın kardeşi, rapçi insan. pek bir hızlı söyler pek bir girişken söyler. (ne demekse)
son albümü söndürülmüş yıldızlar ve şaşal vasatın çok çok üzerinde hatta süper bir albümdür, şimdilerde sanırsam bir adet mixtape sürmüş piyasaya bu genç insan. -
kuzen
amca, hala, dayı, teyze çocuklarına verilen bir isim.ing. cousin kelimesinden gelir.
-
ağabey
söyleyenden yaşca büyük erkek kardeş.
-
baba
annenizin sizi doğurmasına dışarıdan katkıda bulunan adam. uzaktan sever her daim, uzaktan katkı forever. mesela anne öper kucaklar, o 'aferin' der, anne elinize para verir, o bir şeyleri sizin için alır ama para vermeyi sevmez. babalar kızlarını daha çok severler, bu bir gerçek!
-
koca
büyük, kocaman.
erkek eş. -
göç
çok güzel bir yeni türkü şarkısı. sadece çok güzel. sözler; necati cumalı'ya ait.
tam karların eridiği günlerdi
taşan çaylar gördük yol üstünde
testere sesleri duyduk dağa varınca
koruda hızarcıları gördük.
bazen bir söz çalınır dillerinden
şimdi uzak dağlarda, o koruda
bir dönem dallarında dolanırdı ya
öyle bir rüzgar geçer yüreklerinden
takalar vardı geride çayın ağzında demirli
sulara kapılmış inen kol kol tomruklar gördük
böyle bir göç dendi mi
ayırır gövdeyi kökten
dal kırar, yağrak soldurur
söker çadırını yörük.
bazen bir söz çalınır dillerinden
şimdi uzak dağlarda, o koruda
bir dönem dallarında dolanırdı ya
öyle bir rüzgar geçer yüreklerinden... -
türk filmleri
50li yıllardan itibaren, hayatımızda büyük yer eden filmlerdir. kadın karakterler genellikle bir erkek figürün - koca, baba, ağabey, kuzen, patron vb. - korumasında muhtaçtır, aseksüeldir, mutlak iyidir. erkek karakterler ise kendi başına dik durabilen bir profil çizerler. gerçi 80 yıllardan itibaren bu önyargı toplumun da değişimiyle birlikte ortadan kalkmıştır. namus, adalet, göç, zengin olma, şöhreti yakalama gibi konulara sık sık değinilir.
-
türk silahlı kuvvetleri
insanların istedikleri gibi ülke toprağında at oynatmasını engelleyen, gözleri üzerimizde ağızlarının suyu akan canavarları caydıran, hem nitelik hemde nicelik olarak bir çok orduya beş değil onbeşbin basan, her türk asker doğar sözünün en güzel örneği, evimde rahat uyuyabilmemin sebebi şanlı türk ordusunun ismi.