gerektiğinde üni'liler ya da liseliler gibi disiplinden korkmadan okulda kavgaya girmektir, idareye gider yapmaktır. yaşasın öo! *
entry'ler (59) - sayfa 3
-
ölümüne ortaokullu olmak
-
hayata dair iç burkan detaylar
alışveriş merkezlerinden birindeki kitapçıda sırada beklenmektedir. sırada tek bir müşteri daha vardır o da 5-6 yaşlarında bir erkek çocuktur. böyle kırmızı yanaklı mükemmel birşeydir kendisi ama. elinde kocaman 3-4 tane çocuk kitabı, bizim çocukluğumuzda niye bunlar yoktu diye hayıflandıranlardan, müzikli falan. beyefendinin boyu kasaya tam yetişemediğinden parmakuçlarına çıkar güç bela, elindeki kitapları kasiyere uzatır. kasiyer "alıyor musun bunları?" diye sorar. bizimki de
"şu dinazorlu olan kardeşimin, gerisi benim." der.
kasiyer bip bip okutur kitapları;
"50 lira 78 kuruş."
der.
bizimkinin 50'ye kadar sayabildiğinden emin değilsinizdir o sırada, kendisi de pek emin olamadığından bir şaşırır. o dudakları dışarı doğru bir bükülür. iyice susar. aşağı bakar.
"bende şimdi para yok. ama annemden alırım getiririm ben sonra tamam mı? sen poşete koy onları.."
sizin filminizin kareleri orada yavaşlar, yavaşlar ve kopar. o kitapçıdan çıkar, sıra size gelir siz arkasından bakarsınız.
"hanımefendi... hanımefendi... alabilir miyim kitaplarınızı?".
peşin edit: veya bilmiyorum çok fazla östrojen hormonu olabilir buralarda.
çocuklara kitap alın ulan! müzikli olsun! * -
dünya uzayda bir toplu iğne başı kadar
dünya'nın uzayda bir toplu iğne başı kadar yer kapladığı klişesi ancak hala ve hala uzay ve dünya kavramlarnı kafasında oturtamamış birisinin işidir.
evrende toplu iğne başı kadar olan şey, yine toplu iğnenin kendi başıdır, dünya değil. neticede toplu iğne arkadaş da bu evrenin parçası, dışlamanın bir alemi yok. bu durumda dünyayı toplu iğne başı kadar görmek de dünyayı küçümsemek gibi oluyor. neticede ikisi arasında büyük fark var. ama neymiş, "dünya evrende bir toplu iğne başı kadar yer kaplıyor." e peki toplu iğne başı ne kadar yer kaplıyor? o da dünya kadar yer kaplıyor o zaman?
ha sen evreni ölçersin, biçersin, "evren şu kadar metrekareymiş abi" dersin, ben sana "brüt mü, net mi?" diye sorarım, netini, brütünü hesaplarız, dünyanın metrekaresi ne kadar onu hesaplarız, (burada da işin içine pi sayısı giriyor ki, filmini bile yaptılar pek ısınamadım. karektersiz bir sayı) deriz ki "dünya evrende bir toplu iğne başının, diyelim ki zeytinburnu'nda kapladığı yer kadar yer kaplıyor." ama kısıtlı bilgilerimle söylüyorum ki, bunu da yapamazsın arkadaş. ölçemezsin evreni. tut ki ölçtün, üçün beşin hesabını yapan insanlar değiliz, bize yakışmaz. -
hataların üniversitesinden mezun olmak
hatalarından ders alarak tecrübe kazanmış insan eylemi.
-
hayatları blog olmuş insanlar
sanallığın faidelerinden nemalanmak isteyen insanların blogları üzerinden sözüm ona süpersonik arkadaşlıklar edinmesinin ardından bloglarına kendilerini cazip kılacak türlü güzellikleri "upload" etmesidir. amaç ego tatmini değil bilakis muhteşem arkadaşlar edinmek üzere paylaşımcı olmak ve milyonlarca insana ulaşmaktır.
çoğu "ya bloguma yazıyorum rahatlıyorum, sınırlarım yok, format yok.. hem şekil olarak da istediğim gibi yönetebiliyorum" gibilerinden zayıf ve yüzünü ezikliğe dönmüş nedenlerle size gelir, samimiyetsizlerdir. -
durup dururken insanı hüzünlendiren parçalar
pink floyd- high hopes,comfortably numb
joe satriani- the forgotten part 2, ten words, andalusia
porcupine tree-stars die
dream theater-disappear
megadeth- a tout le monde
anathema- forgotten hopes
pain of salvation- ashes
black sabbath- lonely is the word
blackfield- some day -
arap yağı bol bulunca götüne sürermiş
diyelim ki en fazla adam akıllı şekilde 5 bira içebiliyorsun ama o akşam elinde 15 biran var.
biraların dibine gelmeden bırakıp yenisini açarsan ve her yeni birada bunu yaparsan bu söz tam senlik olur.
öyle bişeydir arap olmak. -
marketten prezervatif almak
kasiyerin suçlar gibi bakışları, içinizdeki pişmanlık, * giden para vs...
-
eşek bile aynı çukura iki defa düşmez
aynı hatayı üst üste yapanlara denir.
hem de ne güzel denir... -
david fincher
panic room, fight club gibi önemli filmlerin yönetmeni. öncesinde pepsi reklamları çekmiş.
-
fight club
her izlenilişinde farklı tadlar bırakan eser. hikayeyi bilip izlemek, diyaloglara odaklanmamızı ve içerdiği siyasal eleştirileri daha iyi kavramamızı sağlıyor. david fincher, bir kitabı heralde daha güzel perdeye aktaramazdı.
-
hitler insanı bol bulunca sabun yaparmış
hitlerin karısı ile geçen diyalog:
- adolf eve gelirken üç yumurta iki ekmek bide sabun al.
* tamam hayatım.
- bak sabun dedim ona göre yine yahudi getirme başıma iki tane iş çıkıyo!
* tamam hayatım ben yakıp getririm. -
hayatla alıp veremediği olan insan
hani derler ya "benimle ne alıp veremediğin var" diye işte bu da hayatla alıp veremediği olan insandır. murphy yasalarının alayı aleyhine işleyen, işi rast gitmeyen her nevi eksikle mücadele içinde olan kişidir.
geçen gün okula gidiyorum. yağmurlu bir gün ve trafik sıkışık. camdan dışarı bakarken bir yandan da müzük dinliyorum. tam da o sırada otobüsün yanına şık bir araba* geldi. arabaya baktım gerçekten çok güzel gözüküyordu. istemsiz şekilde arabanın içindekileri izlemeye koyuldum. direksiyonda o arabanın sadece şoförü olduğu belli bir adam vardı. arka koltukta da güzel bir bayan ve yanında bebek koltuğunda oturan şirin bir bebek vardı. bebeğin üzerindeki kıyafetlerden erkek olduğu anlaşılıyordu. sonra kadının telefonu çaldı. son model bir pda çıkardı çantasından başladı konuşmaya...
kimsenin özel hayatını dikizleme gibi huylarım yok cidden. sevmem en nihayetinde kendime yapılmasını istemediğim hareketi başkasına yapmamayı düstur edinirim elimden geldiğince. ama dedim ya istemsiz şekilde bakıyordum. o anda şunu düşünüyor insan. hayatta bazıları maça 1-0 önde başlıyor. siz aradaki farkı kapatmak için onun iki katı belki daha çok katı kadar çalışmak zorunda kalıyorsunuz. komik olan daha çok çalışmaya çalışan sizde onun sahip olduğu kadar çok imkan olmuyor. insanın içine bir öfke düşüyor o anda. neden sorusu dönüyor kafada. bende bu durum uzun zamandır var esasen.
lisedeyim. yılbaşı ikramiyesi tutarı açıklanmış. haliyle sınıfta konu para olmuş. felsefe öğremenim son ders olmasının da verdiği rahatlıktan olsa gerek sohbete başladı.
+neden zengin olmak istiyorsunuz?
-hayata karşı hıncım var ve bunun gidermek için zengin olmam lazım. sadece maddi değil ama her anlamda. bilgi, birikim, para. bu hayatta ne kadar zenginsen o kadar varsın aksi halde hiçsin.
o anda bunları demiştim. evet hıncım vardı hayata karşı. normalde sınıfta böyle çıkışmam. o gün farklıydı ama. meşhur lise aşkı denen hadiseye düşmüştüm ve aşık olduğum kız cidden zengindi. harbiden zengin. ben okulda simit alıp peyniri evden götürerek maliyet kısma politikası izlerken, kız okula şoförlü arabayla geliyor o derece. hani klasik ayrı dünyaların insanı olma edebiyatı. arkadaşlar arasında geyik çeviriyoruz. dedim ben bu kıza bugün açılıcam. kankam yine bir klişe ile durdurdu. lan çıkıp ne yapacaksın? kızı nereye götüreceksin? ayarını bil ona göre davran madara etme kendini...
o arabaya, içindeki kadına, yanındaki bebeğe bakarken aklıma bunlar geldi birden. hayata 1-0 önde başlamak bu oluyor. sen okula tabanvay ile giderken o arabayla gidecek. sen üniversite sınavlarına zar zor hazırlanırken, o hemen her dersten özel dersler alacak, en iyi dershanelere gidecek ve senden iyi bir üniversitede okuyacak. sen okulda okuyabilmek için hesap kitap işlerine düşeceksin, onun öyle bir derdi olmayacak. sonra o parasıyla ya da değil çok iyi bir yurt dışı* üniversitesinde güzel bir yüksek lisans eğitimi alacak. ve senden daha iyi bir yerde, senin maaşından daha iyi bir maaşla çalışacak.
arabesk oldu. evet arabesk oldu ama ne yaparsın itiraf etmek istemediğimiz olaylar bunlar. hayat herkese adil davranmıyor. sen kıçını yırtarken bir şeyler olabilmek için bazıları daha rahat ulaşıyor o hedeflere.
neyse... -
çok okuyan mı bilir çok gezen mi
uzun zaman süren tartışmaların konularından bir tanesi. okumakla adam olunmadığı kesin. bir başkasının hayal gücü ile kendini kısıtlaman yanında ek. ama çok gezersen, gördüğün herşey senin hayal gücünü kısıtlamak yerine birşeyler canlandırır daha fazla. üstüne koyar. başkasının hayal gücü ve aklının odalarında dolaşmaktansa, kendi aklının odalarını keşfetmek ve büyümesini sağlamak, yeni ufuklara koşmak daha önemlidir. bilimsel yazıları vesaire bilgileri bu okumanın dışında tutuyorum. roman ve roman türevlerinden bahsediyorum. okumayın. gezin. daha çok bilin.
anlayamayanlara not: yukarıda bulunan yazıda "bilimsel yazıları vesaire bilgileri bu okumanın dışında tutuyorum. roman ve roman türevlerinden bahsediyorum." ibaresi geçiyor. ama hala anlayamıyorsan, işte o zaman sen hiç bir şey yapma. çünkü ne gezmesini bilirsin, ne okuduğunu anlarsın. bir işe yaramazsın. -
oksijen alıp karbondioksit veren türbanlı kız
insanı dehşete düşürecek kadar vahim bir olaydır. inanılması güçtür.türban takan bir kız oksijen alıp üstüne bu yetmezmiş gibi karbondioksit vermektedir. oksijen alıp karbondioksit vereceksen niye türban takarsın?