habos babos sicoz kacoz 2. nesil yazar

(bkz: türbanlı kadınların yaydığı iğrenç koku)

1.asık suratlı, abus kimse.

2.şirinlerden biri.

dün, bugün, yarın. hep oldu olacak bu. rahat olun biraz. savaşa gitmiyorsunuz. tamam dışarda insan biraz ağırbaşlı olur ama ne bu kasıntı. herkesin suratı beş karış. kanımca: tutucu bir toplum olduğumuz için bize öğretilern şeyler bu tip davranışlar göstermemizde en büyük etken.ayıplanma korkusu da işin içinde tabiki.

gitmek fiilinin şimdiki zaman 1 tekil şahıs çekimi.

sapık öğrencinin yapacağı iştir, bizde genç olduk, bizde okula gidiyoruz diye çıkıp sahile indik, birbirimizi parmakladık, ama hiç kerhaneye gitmedik hacı, sen ailene okula gidiyorum diyorsun, kerhaneye gidip harçlığını koca karılara yediriyorsun, öğrencilik bile kalmadı lan artık, ah ulan eski günler.

''kemiriciler (rodentina) takımından iki familyaya ait, gövdeleri dikensi kıllarla kaplı memelilerin ortak adı. otçuldurlar ve genellikle geceleri beslenirler. iri yapılı, kısa bacaklı kemiricilerdir. genellikle yalnız yaşar ve oyuklarda barınırlar. yılda iki kez ürerler. rahatsız edildiklerinde arkalarını dönüp dikenlerini birbirine çarparak düşmanlarını korkutmaya çalışırlar. tehlike devam ederse geri geri düşmanının üzerine koşarak dikenlerini batırmaya çalışırlar. dikenler en küçük dokunuşta bile kopar, saplandığı yerde kalır.''

fantezi sınırlarının uç noktası eylem.

hani eğer günübirlik ise ve de ülke sınırları içindeyse belki olabilir. ama akbil geçmiyor ki amuğa koyim! para bu. ne ilik kalır ne kemik.

bu sene mezun olduğum okulun müdürüdür kendisi. diğer öğretmenler sigara içmek için teee yolun karşısındaki parka giderken bu insan evladı okul koridorunda sigarasını pöfürdetmektedir.

vazgeçilmeyen lise geyiklerinden bir tanesidir.ayrıca türkçemizin enteresan taraflarını da gözler önüne seriyor tabi.

müdür diye bir soru edatı var ve bu aynı zamanda okuldaki idare amir.vay anasını ne kerametli imiş bu müdür?*

üst düzey yönetici. hatta en üst kıdem olanı da vardır.

bizde tolga çevik sayesinde yaygınlaşan bir hitap biçimi oldu.*

(bkz: müdür müdür müdür)

eğitim yuvası. ilkokul bir bebelerinden kazık kadar mühendislik okuyan amcalarına kadar hepsinin hayatını çürüm çürüm çürüten, beni bas bas bağırmak suretiyle çağıran lakin bi türlü içimden "gidesi" getiremeyen dümdüz yolun ucundaki meret

en büyük geyiklerin ve dedikoduların döndüğü yerdir. bu koltuklarda genelde 4 kız ya da 4 erkek oturur.

oturanlar erkekse bol bol maç ve kız muhabbeti, kızsa dedikodu, makyaj, ders ve genç artistlerin yakışıklılık düzeyi ve milli meseleler konuşulur. *

belki seneler sonra anlarsın bekaretin nerede ve ne zaman kullanılması gerektigini, belki de aylar sonra fark edersin gec kalan "seni seviyorum"un icini ne kadar curutecegini. sen ne bir hediye paketisindir, ne de bir kapalı kutu. sen; sen oldugun zaman guzelsindir, icinden gelenleri ozgurce yasadıkca mukemmelsindir. elbette icinde patlayacak seyler olacaktır, elbette konusamadıkların, soyleyemediklerin olacaktır. peki ya yaslandıgında duyacagın pişmanlık? deger mi o torunlarınla mutlu mesut gecirmen gereken gunleri, pismanlık ve geriye donme istegiyle yanıp tutusarak gecirmeye? deger mi?

içerisine sıvı konulan, cam veya plastikten yapılmış, dar ağızlı uzun kap. *

"nasılsa bir gün bir yerlerde karaya vuracak ve işte o zaman birileri bizi kurtarmaya gelecek" şeklinde düşüncelerle yapılan eylemdir. "umut fakirin ekmeği" diyerek durumu mantıklı hale getirebilmek mümkündür. ancak şişenin doğru ellere geçmesi ihtimali oldukça küçüktür. şişe hiç olmayacak birinin de eline geçebilir. düşünün ki atlas okyanusundan bırakılan bir şişe ege kıyılarında bir vatandaşımızın eline geçmiş olsun;

-hasaaaaan!!! koş bekem len bi koş!!
+noliye ki la.
-bak bekem sen anladın mı bundan bişi?
+nemiş ki o len?
-ne bilem ben. kargacık kurgacık yazı yazıvermişle.
+büyüdür bu büyü. yunan i.neleri göndeemiştir. yakmak lazım.
-doğru deyen leeee. iyi ki bulduk len. yoksa balık neyin çıkmazdı burdan.
+yak sen onu yak. bozuluvesin büyü neyin.