gecmis olsun 2. nesil yazar

sozlukte karsilasilan ve soktan cikip soka girilen durumdur. elini veren kolunu kaptirir misali kukurikuku vir vir vir yeter dedirtir insana.

trafiğin çiçeğidir efendim. ama erkek sürücüleri zıvanadan çıkartmak gibi bir özelliğe sahiptirler.

en başta trafikte aynalardan yararlanarak makyaj yapma alışkanlığı gelir. "ayyy fondotemin iyi dağılmamış dur düzelteyim" diyen hatun kişi işi gücü bırakıp köprü trafiğinde makyaj düzeltmeye başlar. dikkati dağılınca da tak öndeki arabaya dokunur.

bir de kadın şöförlerde park sorunu var efendim. olmayacak yerlere park etmek bir yana sokak darsa park edene kadar ordaki trafiği felç edebilirler.

aynı zamanda genel olarak trafikte hızlı hareket edemezler, zamanında şerit değiştirimeyip arkadakileri bekletme, şerit değiştirirken kararsızlık gibi sorunları vardır. bunlar da arkadaki diğer şöförleri sinir eder.

ama şunu eklemek gerekir, genelde çıkarttıkları sorunlar küçüktür; erkek şöförler gibi alkol alıp 170 ile makaslara girmezler, yeşil yanar yanmaz kornaya basmazlar, sarı ışıkta gaza basıp son saniyede geçmeye çalışmazlar, kısacası kurallara daha çok dikkat ederler. trafik canavarları çok daha küçüktür hatta şirin, komik bir şey bile denebilir.

ama unutmamak gerekir ki bütün genellemeler yanlıştır.

halkımızın iki insan grubunu temiz ve dikkatli gördüğünü gösterir. "doktorlar insan hayatı kurtarıyor arabalarına da aynı itina ile bakarlar" ve "bayanalar titizdir, temizdir, evleri onlar temizliyor o zaman arabaları da bakımlıdır" gibi düşüncelerden kaynaklanıyor sanırım. siz aldanmayın efendim, doktor bütün gün insan hayatı ile uğraşmaktan arabasına gelince kendini salıyor olabilir bayanlar ise... bayan sürücü deyip geçeyim yeter herhalde.

insanlık halidir olabilir pek tabi ki. ama gerçek gerçektir. bayram günü yalan söylemenin anlamı yok değil mi a dostlar. şimdi arba mevzusu malumunuz hassas bir konu. insan ha deyince araba alamıyor. alacağı arabanın da ister ikinci el ister birinci el olsun içine sinmesini istiyor. sırf bu yüzden kılı kırk yaran incelemeler, deneme sürüşleri, pazarlıklar yapılıyor.

diyelim ki bütçe çok sağlam değil ya da hastası olduğunuz bir araba olduğu için ikinci el almaya karar verdiniz. hemen ilanlara bakınırsınız. aha gözünüze çarpan bir şey var! bayandan satılık araba, hem de x markanın y modeli. rengi de istediğiniz renk. ama durun bir saniye. bayandan. hmm... yok hata aramayın bile. yahu bayandan araba alınır mı hiç?! olası kusurlar mı saymakla bitmez de ilk aklıma gelenler;

+araba manuelse baskı balatası hakkın rahmetine çoktan kavuşmuştur.
+park esnasındaki ufak çarpmalardan ötürü ezik içindedir her yeri.
+dengesiz kullanımdan mütevellit yürüyen aksam yürüyen bombadır.

kısaca almayın arkadaş yazıktır ziyandır. paranıza yazık.

halk arasında doktor diye arabasını da temiz kullandığını sanmak yaygındır. işte bu yüzden araba satmak için araba sahipleri önce bir doktor bulurlar. doktor bulduktan sonra belli bir meblağ ile doktoru ayartarak bu araba seninmiş gibi davran denir. bu sayede arabanın modeline göre parayı, başına "doktordan" yazmak suretiyle yükseltmiş olacaktır. bir nevi para tuzağı sayılabilir. siz siz olun doktordan birşey almayın.

nedense tercih sebebi. oysa bu tercihi yapanlar, yolda bayan şöför gördüklerinde küfrederek, onlara olan güvensizliklerini de gösteriyorlar.

arkadaşlık sitelerinde profil sahibi olan bayanın güzelliğine veya seksiliğine göre miktarları ve içerikleri değişen mesajlardır.

fazla güzel olmayan hanım kızımıza gelen mesajlar sınırlı sayıda ve "selam ben bu siteye yeni geldim, ortam yapmaya çalışıyorum" içeriğiyle sınırlıyken güzel kızımıza gelen mesajlar "ne güzel gözlerin var, allah sahibine bağışlasın, yalnız mısın" şeklindedir. profil sahibi hanım kızımızın fotoğraflarındaki dekolte miktarı arttıkça, resimler seksileştikçe gelen mesajlar "yavrum ne de şirinsin sen öyle, maşallahın varmış" şeklinde değişmektedir.

profiline kendi fotoğrafları dışında fotoğraf koyanlara da genellikle o fotoğraflarla ilgili "aa house md yi ben de izliyorum, aa klorak mı ben de izmirliyim" şeklinde çok harika yorumlar yapılır. hatta ben hero nakamurayı koyana " katanan olayım kes beni" yazanını bile gördüm.

bayan profiline atılan mesajlara ilginç bir örnek de veriyim de tam olsun;

öyle ağzı açık ayran budaklası gibi bakıyodum resimlere, bi baktım aa! oee! "işte bu!" dedim. sonra gittim içerden babamı çağırdım teyyid ettirmek için "baba işte bu!" dedim.
babam şöyle bi baktı monitöre "biz sana bu bilgisayarı karı kız resimlerine bakman için mi aldık lan eşşek sıpası"dedi.. haklısın baba dedim pencereyi kapatıyomuş gibi yaptım hemen ama küçülttüm aslında, sonra tekrar büyüttüm çok zevkli geldi bi yarım saat böle küçültüp küçültüp büyüttüm pencereni sonra nihai amacım aklıma geldi ve sana mesaj attım.

not: mesajı alan kızımız hiç bir cevap vermemiş.. lan insan bu kadar kasmış çocuk diye hiç olmazsa bi selam verir. kalpsiz kadın.

olay, gerçek hayatınız içerisinde, karşınıza gelen, bir şekilde hayatta rollerinizin kesiştiği her insanda bir parça kendinizden aramanızla başlar. bu gittikçe artık her insanı kendiniz gibi görerek, sizin gibi düşündüğünü, sizin gibi hissettiğini, hayatının sizin gibi olduğunu düşünmenizle devam eder. bir noktadan sonra gerçek hayatınızda artık insanlara karşı, onları tanımak için değil, zaten sizin gibi olduklarını göz önünde tutarak gayet rahat ve güven içinde davranmanıza yol açar. daha sonra sadece gerçek hayat değil, sanal alem ortamlarında veya çeşitli mecralarda milyarlarca çeşitli insan varken, sizin bulunduğunuz mecrada yollarınız kesişen her kişiyi siz olarak görmenizle devam eder. halbuki kendisinden inanılmaz farklı bir hayat yaşıyordur diğer kişi. ama farkedemez. etse bile kendine konduramaz. konduramadığı andan itibaren ise artık herkese çamur atmalar, "ego tatmin ediyor" demelerden başlar, "sen gaysın" a kadar gider. çünkü içinde aslında öyle olduğunu düşünürek modellendirdiği bir insanın, düşündüğü durumdan daha iyi çıkması, yüzünde yine o ergenlik döneminde olmuş olan sivilceleri çıkartır. allah kimsenin başına böyle iş getirmesin. hepimiz farklı insanlarız, ve farklı düşünceler ile hareket edip, farklı duyguların peşindeyiz. böyle farklıyken, herkesi birbirine benzetmek, eziklikten başka bir şey olamaz.

bir erkeğin gayet de yapabileceği bir şey. düşünsene adriana lima...

evvet en sonunda hislerime tercüman olan bir tespit çıktı da benliğimin derinlikleri ki brukerist literatüründe vücudumuzun arka tarafında kalan, üzerinde oturduğumuz, iki lobu olan uzvumuzun bulunduğu yerde bir kıpraşım oldu.

bendine sığmayıp taşan duygularımın kendini bulmasıyla sevgililer günü planımı yapmaya başladım. şimdi sabah kalkılacak. sonra sabah ereksiyonunu boşa çıkarmamak için sözlükteki yazarsuları hayal ederek mastürbasyon yapılacak (neticede yazarız, neticede abazayız, çekiniz çektiriniz.). light kuş sütünün eksik olduğu kahvaltı sofrasında bilumum porno yıldızlarıyla yemek yenecek. sonrasında sözlük aleminin derinliklerinde belki sevgililer günü münasebetiyle msn dağıtan, iri göğüslü bir yazarsu aranacak. ottan boktan entryler ve tespitlerle de gün sonlandırılacak. ahan da plan bu olmalı. detayları konuşmak isteyen yavrular pm atsın. asl? nbr?

apple firmasının ürünlerinin birincil hedef kitlesinin açılımı olan slogandır.
tasarımcılar için tasarım açılımı vardır.

apple firmasının kurumsal olmasa da sloganı olan design for designers'ın türkçeye çevrilmişi.

evliliği bir aşama olarak değil de bir engel, sorunların kaynağı olarak gören insanların yaptığı eylemdir. madem bütün kavgalar evlilik yüzünden yaşanıyorsa, evlenmeden karı koca hayatı yaşayan insanlar neden ayrılıyorlar? hala bu sorunun cevabı bulunamadı.

masum bir ebeveyn isteği. en haklı istekleridir fakat imkanlar el vermez. ya da can çekmez.

-evlen artık torun sevmek istiyorum
-evlenmeden olmaz mı?
-siktir git pezevenk!

söğütlüçeşme tren istasyonunun hemen karşısında ve hasanpaşa'ya da bir hayli yakın evlendirme daires, nikah salonu.

yaklaşık olarak 20-25 kere burada nikaha gittim. ve tespitlerime göre anadolu yakasında her 10 kişiden 2 si burada evlenmekte.

dizilerde falan da sıkça görebiliriz.