entry'ler (55)

başlık listesine taşı
  • eli yağlı diye tamirciyle tokalaşmayan züppe

    kıçına gres yağı sürüp istiklal caddesi'ne salınması elzem olan yaratıktır.

    ulen sen zaten elini uzatsan tamirci insanı ya bileğini ya da kolunu gösterir sana tutman için elin yağ olmasın diye. sen bir elini uzat bakalım ne olacağını gör dürzü. sanki bana hijyen abidesi deyyus!

  • fokurfokur

    tepki merkezi değil bilgi kaynağı olmasını dilediğim.

  • annenin hiçbir şarkıyı tam olarak bilmemesi

    genellik ile ev işi yaparken farkedilen ve annenin nasıl oluyorda 7 şarkıyı birleştirerek ve yine yetmezmiş gibi eksik kalan yerleri atarak tamamlıyor olmasına bir anlam verilemez ve bu kulak cırmalayan deneyimin tadı çıkarılır.

  • tanışma faslı

    oldukca sıkıcı ve bunaltıcıdır. kimi zaman istemedende olsa yapmak zorundayızdır... karsımıza biri gecer ve nüfus memuruymus gibi kendisini uzaktan yakından alakadar etmeyen seyler sorup durur.sanane kardesim! gibi bir cevap verirsek, yumruğu yememiz muhtemeldir.

  • entry yazmayacağı halde online olmak

    en asil duygunun insanıdır evet.
    daha evvel bu laftan nefret ederdim çünkü bana ait değil. ama bu defa kullanmaktan haz aldım. çok afedersiniz yarrrrrraaaaaak gibi başlık açıp,
    yine çok afedersiniz yarrrrrrrraaaaaaak gibi entry gireceğine hiçbir halt yazmasın, sadece online olsun ben takdir eder, plaket veririm hatta karı bile ayarlarım şerefsizim.

  • bi siktir git

    abuzer: yuruyerek turkiye turuna cikcam abi

    necati: bi siktir git...

  • ğlamayan çocuğua meme vermezler

    istenilen şeyi elde etmek için önce talep etmen gerekir manasında bir deyim.

  • sevgilisinin yanında ağlayan erkek

  • nicke bakarak cinsiyet tahmini yapmak

    gerçek bir hastalıktır .genellikle erkek yazarlarda oluşan bir olgudur. sizde olmaması başkalarında olmaması anlamına gelmez.

  • yazar nickleriyle kurulabilecek cumleler

    yazar nicklerini kullanarak kurulan cümlelerdir. besmeleyle başlayınız..

  • yalnızken sözlük çeklmiyor

    yazarin feryadidir.

    yalnizken sozluk cekilmiyor
    giremiyorum entry
    bir el uzansin istiyorum basligima
    yada yazmasada dursun sag tarafta
    yalnizken sozluk cekilmiyor
    istemiyorum baska yerde yazmak
    yazilmislari okumak
    yada fokurfokur'dan ayrilmak *
    yalnizken sozluk cekilmiyor
    kampanyalirimiz vardi
    bizi bir arada tutan
    anketlerimiz oldu
    kayip internet aleminin kohne curumus bilgi kirintilarina karsi dimdik ayakta duran
    yanlizken sozluk cekilmiyor
    begenilen entrylerimiz vardi.
    kimiside begenilmedi
    ama hicbiri yanlizlik kadar acitmadi canimi
    yanlizken sozluk cekilmiyor
    yazarimiz cok aslinda bizim
    la gelin eksi sozlugu ezelim *
    bak isterseniz otisabi yi transfer edelim
    ama gelin entry girin
    yalnizken sozluk cekilmiyor
    umrumda degil basligima istirak,
    hakkim degil kimseye bagirmak cagirmak
    sonumda degil fokurfokur'da yazmamak
    fakat
    yalnizken sozluk cekilmiyor...

  • fokurfokur.com marşı

    her zirve öncesi söylenmesi gerekli fokurfokur.com marşı, büyük bir şevkle söylenmesi çok keyifli olabilir.

    ben ezelden beridir, entry girer, başlık acarım,
    hangi yazar bana ayar verecekmiş aklına şaşarım,
    tematik kasarım, sarkı sozu yazarım,
    basarım artıları, veritabanına sıgmam taşarım.

    bastıgın tuşları buton sanma, tanı,
    düşün sözlükteki puanlama olayını,
    sen sözlük yazarısın, incitme yazıktır diger yazarı,
    verme eksileri, alsanda en deli ayarları.

    kim bu cennet sözlüğün ugruna olmaz ki online,
    sen sen ol cıkınca bana müsaade butonunu kullan,
    yazmasan da sözlüğü okuyarak oyalan,
    yap bunları ol en yararlı yazan.

    *

  • hayatın ne kadar ibne olduğunun anlaşıldığı anlar

    ilk aşık olunan kıza açılınca sen benim arkadaşımsın cevabının alınması ve hayat boyu edinilen en iyi arkadaşa yazması ve daha sonra içinde bulunulan ortamdan 5 kişiyle çıkması.

    ilk sevgilinin sen beni çok mutlu ediyorsun, ben buna alışkın değilim diyip ayrılması ve akabinde ortak bir arkadaşla çıkması ve üstüne bütün ortamın sevgilinin tarafında yer alması.

    ikinci sevgilinin sürekli şikayet etmesinden kıllanıp ayrıldıktan sonra pişman olmak ve daha sonra yeniden başlama faaliyetlerine girişip,doğumgününde hediye ve gül alabilmek için aç kalınıp buluşma günü sevgilinin hediyeyi ve gülü kabul edip ben arkadaşlarımla takılıcağım deyip satması üstelik hediye ve çiçeğin onda kalması.

    büyük bir miktar borcu olmasına rağmen, suyun kesilmesi sebebiyle yıl başında ev arkadaşına 3000 lira para bırakılması ve elemanın bu parayı ortam kurup yemesi ve üstüne verdiği tarihte de kirayı ödememesi.

    uğruna intihar bile edilmenin göze alındığı eski sevgili hakkında dost diye kabul görmüş bir insanın kız hakkında ah bir bana verse ne güzel olur gibi söylemlerinden çok daha sonradan haberdar olunması.

    bir öğrenci evinin neredeyse bütün ihtiyaçlarının karşılıksız karşılanmasından sonra yapılan tatlıdan yemek için 100 lira istenmesi.

    sadece dış görünüşünden dolayı sülalenin eroinman diye dedikokular uydurması ve bu yalana kendilerini inandıkları yetmezmiş gibi başkalarını da inandırmaya çalışması.

    çok sevilen eski bir sevgiliyle akrabalardan birinin haberdar olduğu halde onunla ilişkiye başlaması ve bunun çok geç öğrenilmesi.

    asla değmeyecek bir kız için asla değmeyecek bir durumda en yakınların kişiyi ortada bırakması.

    hiç arayıp sormadığı halde zamanında yakın bir arkadaş olan bir kişinin oğlum x göt olmuş, üniversiteye gitti adam oldu gibi söylemleriyle kendinden tiksindirmesi.

    ufak yaşlarda bir akrabanın sigara içtiğini bütün sülaleye anında yetiştirmesi.
    *
    ama yine de hayat sadece bazen ibnelikler yapar.her zaman ibne değildir.arada bir yapar öyle sonra adam olur.sonra yine ibnelik yapar. alışılır, hayat böyle...

  • uzaylı dünyalı diyalogları

    - selam dünyalı biz dostuz!
    + biz de çift kaşarlı tostuz! ehi ehi ehi!
    - hay şansımı zikeyim yine türkiye'ye inmişiz!

  • başarılı bir abinin gölgesinde büyümek

    hayat boyu kendinize ait hiç bir hayaliniz olmayacağının garantisidir bu. ilkokuldan üniversiteye kadar attığınız her adımda abinizle kıyaslanacaksınız ve ağzınızla kuş tutsanız dahi aileye yaranamadığınız gerçeğiyle yüzleşip gizliden abinize diş bileyeceksiniz demektir aynı zamanda.

    daha dün gibi hatırlıyorum. ben ilkokul'dayım, abim tıpta okuyor. o allahın dağında doğup büyüdükten sonra doktor olmak her canlının yapabileceği bir şey değil. herkesin gözü onun üzerinde. memlekete gelişleri olay oluyor ve o siktimin yerinde herkes benden de aynı başarıyı sergilememi bekliyor. daha ilkokuldayım ulan ben. soranlara "pilot olcam ben, örtmen olcam ben" eblekliği sergileme çağımdayım. ne istiyorsunuz hayallerimden? nedir bu beni de zorla daha 10 yaşımda doktor olmaya ikna etme çalışmaları anlayamıyorum, anlayamıyorum. ve itiraz da etmiyorum. tipik bir şark çocuğu gibi boynumu büküp "doktor olcam" ben diyorum herkese artık. ama içimdeki çocuk aynı fikirde değil.

    ilkokulda başarılı biri olduğum için henüz kıyaslanmamışım daha. ama ortaokulda köyden kente göçle beraber feci bir buhranın eşiğindeyim ve tüm derslerden sıfır çekiyorum. o zaman "abin şöyleydi" dönemi de başlıyor. "abin senin yaşındayken hep taktir alıyordu" diyor babam her karne dönemi. doğrudur, alır ama ırsi değil ki bu zeka mereti. hayır; zeka özürlü falan değilim. tek sorunum uyum sağlayamamak. (veya ben öyle diyorum neyse) alışamadım işte sittimin şehrine. kimseyi tanımıyorum, kimse beni tanımıyor. "abin şöyleydi, böyleydi" masallarıyla büyümeye devam ediyorum. içten içe bir nefret büyüyor abime karşı. oysa onun bir suçu yok. doktor oldu koskoca. arada geliyor, bana da hediyeler getiriyor hatta. seviyor zira. ama ben sevmiyorum yalan yok. kıskanıyorum lan işte her seferinde kıyaslanmaktan.

    sonra liseye geçiyorum. orda daha büyük bir handikap bekliyor beni. artık meslek eğilimimi belirlemem gerekiyor. doktor olmak istiyorsam sayısalcı olmalıyım. matematikten zerre haz etmiyorum oysa. gizli gizli şiirler yazıyorum ben. edebiyat tutkum var ulan benim! ama kimselere anlatamıyorum bunu. illa doktor olmalıyım. birinci sınıfı sayısalda okuyorum ama 10 dersin 8'ini zayıf getirmeyi başarıyorum. 6sından devamsızlıktan kalmışım zaten. hocaların nerdeyse hepsiyle kavgalıyım.

    zorla ailemi ikna edip sözele geçiyorum. çocuklar gibi şenim. hatta okulumu da değiştiriyorum. ertesi yıl okul birincisiyim. hayatımın ilk taktirini alıyorum. abimle kıyaslanmaktan biraz olsun kurtulmanın neşesi de var. bu kez de karşıma başka bir sorun çıkıyor. "doktor" olmanın sözeldeki karşılığıymış gibi düşünülen "hukuk" dilinde dolanıyor herkesin. avukat ya da hakim olmalıymışım ben. ulan diyorum içimden; bırakın da ben karar vereyim şuna! edebiyatçı olmak istiyorum ben. kafam ona bastığından değil, aşığım ulan edebiyata işte. ama bunu ne zaman söylesem yine bir abi kıyasıyla karşılaşıp susmak zorunda kalıyorum. ve son sınıfa geliyoruz artık. hala okul birincisiyim sözelde. ve herkes benim hukuk kazanacağımdan emin. içimden "nah" çekiyorum herkese, siktir çekiyorum. tercih formunun tamamını gizlice edebiyat bölümleriyle doldurup veriyorum öss sınavında. ailenin hala haberi yok bundan. hukuk kazanacağımdan o kadar eminler ki artık sevmeye başlıyorlar beni. ve sonuçlar geliyor. istanbul üniversitesi edebiyat! hem de ilk tercihimi kazanmışım. ben bayram ediyorum evdekiler isyanlarda. "oh be" diyorum, kendimi gerçekleştireceğim diyorum, hayat bu diyorum ve fakat derdimi kimselere anlatamıyorum.

    hiç abim gibi düzenli hayatım olmadı benim. o akademik kariyer yaptı, ben formasyon bile almadan ayrıldım üniversiteden. o şimdi başarılı bir doçent, bense edebiyat mezunu bir reklamcı.

    bunun adı nedir bilmiyorum ama; seneler sonra haykırmak geçiyor içimden; seviyorum abi lan seni. vallahi seviyorum. sen bunları hiç okumayacaksın biliyorum. ben şimdi bu yazının ardından senin web siteni bitirmeye devam edeceğim bir de. içimden geldi öylesine. sana hiç seni sevdiğimi söylemedim çünkü. ama şimdi olur da denk gelirsen öğren:
    seni seviyorum abi, tıpkı küçük bir çocukken senin beni sevdiğin gibi!

/ 4 »