boya kalemi 2. nesil yazar

işte bi' insana yapılabilecek en ağır şey budur. onca güzel zaman geçirdiğin, el ele gezdiğin, sevdiğin, özlediğin insanın seni şu sözlerle terk etmesi;

yüzünü bile görmek istemiyorum,
yoluma çıkmasan iyi edersin.
sözlerim sana ağır mı geldi?
kalbini mi kırdım? afedersin.

emre aydın olmamak elde değil şerefsizim.

kimileri için nefes alması bile gerekli değildir.

(bkz: şişme bebek)

çok romantik olan ekşındır. aynı ''... kayığına bindi, yanına bir anlam aldı, açıldı'' ya benzer.

bi anlık gaza gelip sevgiliyi üzen ve ardından insanı kahreden hede..

sevgili kişisinin öğrendiğinde bir daha size yüzünü bile göstermemesine sebep olan yıkıcı eylem.

onu mutlu edebilmek için yapılanilecek davranışlardır.

hediye almak
aramak
dinlemek
öpmek
şiir yazmak vs.

hayatımıza anlam katan kişi için az bile olan etkinliklerdir.

erkekler için gerçekten büyük bi sorundur. 3-4saat denizde kalan erkeğin götü suyun kaldırma kuvvetiyle kesinlikle kalkar fakat bu sırada suyun neleri indirdiğini bi zati teşhis etmiş olur.

arşimet abimiz bulmuş buluşturmuştur sağolsun. *lakin esprütüel arkadaşlarımız akıllara zarar bir espri yapmışlar ki sormayın gitsin;

-fayık, suyun kaldırma kuvvetini biliyor musun?
+biliyorum tabi mümtaz abi, arşimet milattan önce bin üçyüz..
-hop hop.. öyle değil işte.
+nasıl abi?
-sabah kalkamayan uykucuya bir bardak su, hooppp adam ayakta.. *
+aha aha.. *

eğer sürpriz yapıp çok uzaklardan gelmişseniz sevdiceğiniz de uyuyorsa, küçük bi buse sonra komidinin üstündeki tüylü tokasını yüzüne sürüp hadi uyan ben geldim bak demek süper olur.

ya da soğuk sudur. sinirle kalksa da sonu su savaşı sonrasında güzel bitiyor.

(bkz: suyun kaldırma kuvveti)

üniversite şenliğinde verdiği konserde ''bu şarkı hayatımın kadınına'' diye verdiği anons sonrası elini uzatıp sahneye çıkarır ve papatyalardan yaptığı tacı takıp sıcak bi buse kondurur.

(bkz: tadından yenmeyen anlar)

bir başka versiyonuda kız arkadaşlarıınla tanıştırmaya götürdüğün yemekte geğiren erkektir.

sanki öyle yapınca asansör daha hızlı gelecekmiş gibi gelir. ne yöne giderse gitsin ben binerim düşüncesi de vardır veya nasılsa ben yoldan çıkarır kendi yoluma döndürtürüm düşüncesi. ayrıca biri yanıp diğeri yanmayınca insan rahatsız da hissediyor kendisini. sözlükteki versiyonuysa hem dandik oya hem de enfes oya basan versiyonudur. bilmiyordur ki sadece ilk bastığı sayılıyor.

kadıköy moda sahili civarlarında gerçekleşen bir olaydır. 2 sevgili el ele yürürlerken karşı kaldırıma geçmek için yola inerler. sahil tarafına doğru hızla gelen minibüsü gören erkek, kız arkadaşını kurtarmak için kenara iter. kendisine minibüs çarpar. ama minibüs, şoför frene bastığından yavaş çarpar. adamımız bir iki küçük takladan sonra kahraman edasıyla ayağa kalkar ve manitanın yanına gider. hatun yerde yatmaktadır ve başı da kanlar içerisindedir. bizim denyo sevgiliyi öyle bir gazla itmiştir ki kız başını elektrik direğine fena halde çarpmış ve kendinden geçmiştir. zavallı hatun tam 2 hafta komada kalır.

bademcikleri şişen ''ben''in aklına gelen bir fikir. acaba dişe rakı basmak gibi bir faydası olabilir mi bilemem. eminim ki kimse de denememiştir. ama ''acıdan kıvrandıran bu kuş kıçından küçük illete birşeyler yapmak gerekir'' mantelitesiyle hareketlen denemeye değer derim. ama asla denemem sanırsam..

(bkz: sezen aksu)

türk pop müziği'nin kraliçesi, minik serçesi. her şeysi.

onu anlatmaya cümleler yetmiyor. sadece okudunuz ya, hadi gülümseyin diyorum.