bokun icinde aranan boncuk 2. nesil yazar

facebook gibi sözüm ona sosyal ağlarda sosyalleşen böceklerin kullandıkları 2 önemli söz.

mutlaka izleyin: neden mutlaka izlemek gibi bir zorunluluğum olsun ki?

çok komik: ne yapayım komikse? internette olan her şeyi takip etmek zorunda mıyım ben? hem kime göre komik? komik olsa bile belki izlemek istemiyorum. videona çok komik yazmazsan daha az mı izlenmiş olacak? bundan rahatsız mı olacaksın? otur oturduğun yerde! *

lise çağındaki ergenlerin birbirlerinden ayrılmaları için yapılan sınavdır. zekaya göre seçim yapılmadığı kesindir. aşırı seks isteği hafızayı zayıflatır mantığıyla abazan olanları diğerlerinden ayıran sınavdır. sonucu asla gerçekleri yansıtmaz. *

(bkz: öss)

(bkz: öğrenci seçme sınavı)

öss ve benzer sınavların sonrasında artacak olan eylem.

-aslında bu öss çok saçma
-milyonlarca insan, çok az süre
-tek sınavda insanların kaderi mi çizilir
-sınav çok zordu
-bazı sorular hatalıydı zaten ortaya çıkar

vs. şeklinde bok atmalar bu dönemde fazlasıyla görülür.

*

dişi kaplumbağa ile evlenildiğinde gerçekleştirilmiş olcak eylem.

istanbul üniversitesinin avcılar kampüsündeki fakültesidir. hala akredite olamamıştır ve yakın zamanda olacağa da benzememektedir. mezunları pet hayvancılığı konusunda diğer fakültelere oranla daha bilgilidir diye bir kanı vardır çünkü fakülteye hep pet hayvanları gelmektedir.

evrenin belki de en genel geçer kuralıdır. olmazsa olmaz bu. çevrenizde yapacağınız ufak çaplı bir gözlemle de bu önermeyi ispat etmek mümkündür.

ama esas olan bu gerçeğin irdelenmesi. güzel kız zati güzel, yani genel geçer bir beğenilme durumu söz konusu. arkadaş gruplarında çevresindekilerce hasetle bakılsa da, kendine her daim yer bulur. çünkü dışardan bakıldığında dikkat çekici, ilgi toplayıcıdır. şimdi esas olay neden yanlarında sürekli çirkin kızların bulunduğudur. bu ilgiden ve dikkatli bakışlardan bir nebze olsun da faydalanmak için belki. yakın dönem filmlerinden "a beautiful mind" filmindeki john nash'in teorisini duydukları günden beri, "aman allahım ya doğruysa" ümidiyle grubu kalabalık tutup, güzel kızların yanında durmaya çalışmaları bundan olsa gerek.

ama bana göre durum bunun tersi. "güzellik modern dünyanın lanetidir'' * mottosunu duymayan yok gibidir. o zaman her ortamda güzel ve dikkat çekici olmak şart. da bu nasıl sağlanacak? güzellik gibi çıkarımlar nitel kavramlar çevresindeki varlıklarla kıyaslanarak oluşturulduğundan mütevellit; daima çirkin bir kıza ihtiyaç duyarlar. karşımdaki çirkin kıza baksın beni güzel bulsun olayı yani.

çirkin kızlar uyanın lakin fazla da güvenmeyin teorime sonuçta john nash'in teorisi nobel almış benimki alsa alsa rey alır ona göre derim.

(sabah sabah entry yazarsan saçmalarsın tabi)

uc bes iltifatla özguvenin tavan yapması ve bir daha asla (regl gunleri haric) tabana vurmaması durumu. kendini guzel zannetmeye oranla oldukca iticidir.

yasakları çiğnemek ve diken üstünde yürümektir. tartışma ortamının en müsait olduğu otobüslerde şiddetli tartışmaların ateşleyicisi olabilir.

zira acil olarak telefonla konuşması gereken kişiyi, bazı geçimsiz denyolar '' kapatsana birader telefonu '' şeklinde dünyanın bütün kurallarına uyuyormuşçasına uyarabilirler. akabinde toplumsal dayanışma ruhu ile bu uyarıdan cesaret alan huysuz teyze ve amcalar '' eskiden gençler böyle miydi '' alt başlığında ufak bir ahlak dersi vererek geçmişi yad ederler ve bir tekme de onlar vururlar.
karşılık olarak '' ama acil bir işim var '' veya abartarak '' ölüm, kalım meselesi '' deseniz bile, bu zerzeniş gerçekçi bulunmaz.

ya da '' ama, ben, şey '' şeklinde bit osuruğu şiddetinde, etkisiz savunmalar yaparak karşı tarafı güçlendirir ve mürdüm eriği gibi kuruyup kalırsınız.

bütün otobüs size karşıyken yapılması gereken tek şey götü kalkık dallamalara ve huysuz ihtiyarlara postayı koyup tekrar telefonu açıp konuşmaktır. bir insan böyle bir durumda bile gururunu yere düşürmüyorsa o kişinin ömür billah sırtı yere gelmez.

öyle bir yaştadır ki çocuk, ne kendi yatağında yatabilecek kadar yürekli, ne de anne ve babasının yanına sokulacak kadar korkak. o an gelir, salonda bir kanepeye uzanır, ellerini bacaklarının arasına sokar ve tavandaki gölgeleri izlemeye başlar. sokaktan seyrek geçen arabaların farlarından fırlayan gölgeler, salonun lambasına, vitrinlerine çarpar da, bir küçük serçe olur çocuğun kalbi. işte ilk başta orada başlar gölgelerden korkmak. dev bir yaratık gibi uzanır önce, salonun bir ucundan bir ucuna, sonra ufalır ufalır kaybolur, sonra bir daha en dip köşeden çıkagelirler. insan, ilk orada başlar gölgelerden korkmaya. sonra tavanlardan gönülllere geçer karanlık gölgeler, ve biraz daha ürperir her ayrılığının kenarında.

gölgelerden korkmak, büyümektir hep.

fırsatların kaçırıldığındaki durumunu değerlendiren bir söz.

cümleden de anlaşılacağı üzere egosu tavana vurmuş insan modeli için kullanılan deyim.

cimriliğin ta kendisidir. gelirsin 30 yaşına alışkanlık olmuştur hala bir numara büyük alırsın seneye de giyersin diye. baktın büyümüyorsun, olacak gibi değil, bulduğun her kapıya asılıp sallanmaya başlarsın uzamak için. dhalsim modunda dolaşırsın sonra. *

bir gün balkonda sigara içiyorum o zaman da 17-18 yaşımdayım hala saklıyorum ve annem de duşta çıkana kadar bir paketi bitirme planları içerisindeydim ve birden annemle karşı karşıya geldim. inkar etmeye kalkmadan annemin gözünden yaş geldiğini gördüm ve o kadar içim acıdı ki, ve o zamandan beri sigara içmiyorum.

bildiğiniz o çocuğudur, osurur ve suçu başkasının üstüne atmaya çalışır, hatta bazıları bunu yayar, yapmadığınız halde suçlu durumuna düşersiniz, adam gibi kabul etmez göt laleleri, götlerine tıpa takılası iğrenç varlıklar.