göt korkusunun uzaydan görülebilen simgesi.
entry'ler (27)
-
çin seddi
-
peygamber efendimiz'in cinsel hayatı
peygamber efendimizin 3-5 çapulcunun bok atmak için götünden uydurduğu efsanelerle çirkinleştirilmeye çalışılan özel hayatıdır ki sübyancılıkla aynı cümle içinde bile kullanılmazı aptalcadır.
şimdi ben böyle iftiralar atanlara kıçıkırık bazı kişiler desem yönetim hakaret ediyosun diyerek silebilir ilgili yerleri. adama sormazlar mı kıçıkırık hakaret oluyor da, koskoca peygambere, milyonlarca kişinin saygı duyduğu manevi bir şahsa sübyancı demek hakaret olmuyor mu diye. sormuyorum ulan, bunu da sormuyorum.
ayrıca sözlüklerde yazarları gaza getirmek maksadıyla açılan başlıkların en babalarından biridir. -
filmlerde bomba kablosu kesme sahneleri
bomba uzmanları bombaya yaklaşır. bombayı etkisiz hale getirmek için tellerden biri kesilecektir. iki arkadaş sanki farklı eğitim almışlar gibi farklı tellerde ısrar ederler. tabi bu arada sayaç geri sayıma devam eder. bu sahneyi bilmeyen yoktur. ne hikmetse hiç yanlış teli kesen yoktur. belki de vardır da o sahneyi filmde kullanmıyolardır.
-abi bomba burda...
+tamam geldim...
-hangi tel sence?
+sarı...
-olur mu olum, kırmızı...
+abi sarı...
-kırmızı..
+sarı...
-kırmızı..
+sarı..
-kırmızı..
+en büyük...
-cimbombom...
+en büyük...
-cimbombom...
+hadi baba...
-+ lay lay lay lay lay lay lay lay laaaaaayyy,, oooo cimbombooooom...
boooooooooommmmm!!!!!
* -
hoşlanılan kızla ilk muhabbet girişimleri
bundan uzun yıllar önce.. sovyetler henüz dağılmamış, seda sayan ilk evliliğini yapmamış iken gayet masumane gerçekleştirdiğim girişimler.. sol frame'e baktım, ayağını organına göre uzat başlığı var en tepede. bence kalitesiz bir espri.. neyse, konumuz o değil.
lise 1 ya da 2 öğrencisiyim. bir kız var. ay yüzlü, sırma saçlı, badem dudaklı, çatalkara, çingene.. okula geç geldi bu. geldiği gibi bizim sınıfa yerleştirildi. tarih öğretmenim buna 'kendine bir yer bul otur' dedi sınıfa salını salını girdiği vakit. bu böyle mağrur bakışlar ile sınıfı süzüyor, oturacak yer beğenmeye çalışıyor kendine. ayağında converse, sırtında nike var.. gömlek cebinden de o dönemin en büyük banknotu olan 5 ytl sarkıyor.. ilk etapta dikkatimi çeken şey o 5 milyon oldu. sınıfı süzdü, süzdü, süzdü.. hoca bunu uyarmak zorunda kaldı. 'kızım geçip otursana artık.' o an silkindi ve kendine geldi. 10 dakikadır sınıfı süzüyordu amaçsız.. ders bitecekti az kalsın. yavaşça yürüdü, yürüdü, yürüdü.. 5 dakika boyunca göt kadar sınıfta 1 metre yürüyebildi. yavaşça yürüyor bir de manyak. sonra aniden hızlandı ve hızla benim yanıma çöktü. o kadar hızlı çöktü ki, hapşurdum. rüzgarından nezle olmuştum zaar. 'miriba, ben derya' dedi.. '0.5 ucun var mı?' dedim. güldü. kahkahalarla güldü. hoca sert bir bakış attı 'gülünecek bir şey varsa söyleyin hep beraber gülelim' dedi. tüm romantizmi öldürmüştü ruhsuz adam.
zaman hızla akıyordu. sıra arkadaşım olmaktan çok mutluydu, ama ben onun sıra arkadaşım olmasından mutlu değildim. hoşlanmıştım ondan, inanabiliyor musun? kendime karşı iç savaş veriyordum geceler boyu. sira arkadasina asik olan adam olmak fikri çok üzüyordu beni. ensest addediyordum kendi naif dünyamda bu olayı. ben ondan hoşlandıkça o daha güzel oluyordu. rahat tavırları ile ruhumu okşuyor, bakışlarımı cezbediyor, avuç içlerimi terletiyordu. artık açılmak zamanı gelmişti. yapacaktım bu işi.
- derya
+ efendim?
- çıkışta napıyosun?
+ bilmem, eve giderim herhalde. sen?
- ben de..
bir türlü o ilk muhabbeti kuramıyordum. bir türlü ona değerini hissettiremiyordum.. sürekli sonuçsuz çabalar ile üzerine gidiyor, elim boş, gözümde yaş geri dönüyordum. bir gün hiç unutmam, sabahın 8 inde uyanıp bir şişe kanyak içip gitmişim okula.. hesapta alkol cesaret veriyor, cesareti alıp nikahı basacam kıza. kapıda müdür kokladı.. suratıma bir tokat aşkedip evime yolladı beni.. o tokadı derya da görmüştü. gülmüştü. 32 diş sırıtmıştı. 32 tane diş... hepsini gördüm... azı dişi ile köpek dişi arasına sıkışmış yeşilliği saymazsak güzel bir görüntüydü. bir utançla eve koştum. ertesi gün her şey çok farklıydı..
- derya
+ efendim?
- çıkışta napıyosun?
+ bilmem, eve giderim herhalde. ama hiç de canım istemiyor, bir yere gidip kahve içesim var. sen?
iptaldim ben o ara.. kız bariz yavşıyordu. beni kahve içmeye götür mesajı veriyordu içten içe. verdiğim cevabı hala pişmanlıkla hatırlarım.
- playstation'a gitcez. yiğite pis çakacam bugün. akçaabat sebatsporla yenecem onu..
+ hımm, peki.
tanrım ne yapmıştım ben. neden açamıyordum bu muhabbeti. neden kalıyordum boynu bükük.
böyle böyle koca sene bitti. 'çıkışta napıyosun' dan ileri götüremedim muhabbeti. ilk girişimler hep başarısızdı. benim denyoluğum değildi bu bana kalırsa.ilk adımı o atsa ne olurdu, incileri mi dökülürdü?
sonra ertesi yıl tekrar okula başladık. onu geçen yıl oturduğumuz sırada tek başına otururken buldum ilk gün sınıfa girdiğimde. eskisi gibi midem yerinde ters dönmedi, kalbimin ritmi hızlanmadı. sevdiğimi unutmuştum kızı lan. düşünsene koca sene debelen, 3 ayda sevdiğini unut.
hasılı, bugünün işlerini yarına bırakmayın dostlarım. eğer böyle masum duygularınız var ise, bunu açık açık söyleyin ki reddedilseniz bile içinizde ukde kalmasın bir şeyler. kaybedeceğiniz bir şey yok. ilk muhabbetlerde özellikle kasın, espriler falan yapın. utanmayın, g.te gelir aşkınız.
geçen yıl derya yı sokakta gördüm. o yıl teklif etsem ne cevap vereceğini sordum sırf merak ettiğim için. 'sanırım evet derdim' dedi. 'sekter lan çocuk mu kandırıyosun tabure koyim' dedim içimden. yüzüne söylemedim ama. gülümsedim sadece. siz de maymun gibi gülümsemek istemiyorsanız, edin o teklifi. utanıp sıkılmayın.
hoşlanılan kıza koyim, size bir şey olmasın. (süper oturdu bu buraya.) -
tarihe geçmiş ayarlar
atatürk'ün en sevdiğim ayarlarındandır.
birgün italyan büyükelçisi ata ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir. o zamanın muhtelif ekonomik siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra, büyükelçi "ekselans, dün roma ile yapmış oldugum bir görüşmede hükümetimizin hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi" der. odada buz gibi bir hava eser. ata, büyükelçiye bir şeyler daha ikram eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. doğruca masasına gider, manyetolu telefondan mareşal fevzi çakmak'ın bağlanmasını ister ve çakmak'a: " paşa, italyan dostlarımız hatay'a gelmek istiyorlarmış. hazır mıyız" der. fevzi çakmak durmu anlar ve "biz hazırız paşam" diye yanıtlar. ata büyükelçiye döner ve: "biz hazırmışız. hükümetinize söyleyin, isterlerse gelip hatay'ı alabilirler" der. -
akla ziyan fıkralar
cindy crawford ve recep bir uçak kazasi neticesinde issiz adaya duserler.
ne yapsinlar can sıkıntısindan sabah aksam sevisirler.
ancak bir sure sonra recep , durumdan zevk almamaya; sıkılmaya başlar.
cindy çıldırır, recep'e ne oldugunu sorar.."ne istersen yapabilirim.yeter ki söyle recebim." der.
her turlu fantaziye, her seyiyle, recep'in emrine amade oldugunu,nerede hata yaptiysa duzeltmeye calisacagini anlatir.
recep inatla cindy'ye "istedigim seyi yapabilmen mumkun degil" der.
cindy caresizlik icinde israr eder ve her seyi goze aldigini soyler.
recep cindy'nin bu ısrarına dayanamayıp; en sonunda aklında olanı denemeye karar verir...
once cindy'nin saclarini kisacik keser.sonra ustunu ortecek bicimde ceketini giydirir. kestigi saclardan biyik yapar. cindy, ne oldugunu anlamaya çalisirken recep onu mumkun oldugu kadar erkege benzettikten sonra aksam olunca sahile gelmesini soyler.
aksam olur ve cindy erkek kiliginda sahile gelir bakar ki, recep mukemmel bir raki sofrasi hazirlamis ve masayi mezelerle doldurmustur.
recep ve cindy masaya otururlar ve recep elini kanka modunda, cindy nin omzuna koyar, bardagini cindy ninkine tokusturur ve soyle der:
"ulan oğlum bir aydir kimi götürüyorum var ya söylesem inanmazsin!!!" -
akla ziyan diyaloglar
dışarda tanımadığınız insanlardan duyduğunuz belkide hepsini anlayamadığınız için size çok komik gelen muhabbetler.
yer: pendik sahil
karakter: 15-16 yaş civarlarında 2 genç erkek konuşmaktadır.
- are you whore?
+fuck you
-sen whore ne biliyor musun? -
hıncal uluç
her konuda bilgisi ve fikri olan bi adamdır.
ses tesisatından atletizme kadar pek çok dalda brifing verebilecek kapasiteye sahiptir.
herbokolog deriz biz bu tarz kişiliklere.
(1 kasım 1939, kilis - 20 kasım 2022, istanbul), türk gazeteci, köşe yazarı ve spor yorumcusuydu. sabah gazetesinde köşe yazıları yazdı ve a spor'da yayımlanan hıncal uluç ile baş başa programında spor yorumculuğu yaptı.
20 kasım 2022 tarihinde tedavi gördüğü istanbul şişli'deki florence nightingale hastanesi'nde 83 yaşında öldü.
22 kasım'da zincirlikuyu camiinde düzenlenen cenaze töreninin ardından zincirlikuyu mezarlığı'na defnedildi. -
fokur fokur ile ilgili ne söylediler
ünlülerin fokur fokur hakkında yaptığı yorumlardır. farzı misal;
haşmet her şeyi biliyorlar ama her şeyi, uyuz oluyorum. böyle sözlük mü olur kardeşim??
(bkz: hıncal uluç) -
aşk
tarifi güç bir duygu. yaşayan bir insan, yaşamayan bir insana zor aktarır bu duyguyu. zira kimi zaman itici bir tarif; kimi zaman yalan bir söz gibidir aşk.
sevmektir, bağlanmaktır. -
alkolik hareket engellenemez
şiar edindiğim ancak bununla pek de gurur duyamayacağım alkolik adamın mottosu.
-
götle okunan başlıklar
gözle değil götle okunanlardır, yanlış görülür.
örneğin;
yıldırım akbulut - yıldırım absolut
(bkz: alkolik hareket engellenemez) -
entrylerin mealleri
yazar hakkinda ipuclari veren entrylerin mealleridir.
-
mani
bir nevi çılgınlık hali.
kişi bu durum içindeyken kendisine aşırı bir güven duyar.
siyasete atılır, kendisini dünyayı satan adam ilan eder, deli gibi para harcar, eve gitmeyi unutur, cinsel hayatı uçuk bir hal alır ve daha saymakla bitmeyen çılgınlıklar... -
akla ziyan kişisel iletiler
hadi ben küçük iken mıknatıs yuttum. peki herkes demir mi yuttu da gelen yapışıyor.