80'li yıllarda shp'den milletvekili seçilerek meclisin en genç milletvekillerinden biri olmuş. ardından sırasıyla shp, dsp, ytp, chp şeklinde siyasi bir yolculuğa sahip, şişlinin iki dönemdir belediye başkanlığını yapan kişi. ilk eşinin ölümünden sonra eski istanbul belediye başkanlarından aytekin kotil'in kızı ile evlenmiştir. icraatları ve bundan daha önemlisi icraatlarını sunuş biçimi ile hakikaten incelenmesi gereken türde bir popülizmin temsilcisidir.
entry'ler (23)
-
mustafa sarıgül
-
anne ben dansöz oldum
annesinin üniversite okusun diye yolladığı kızının bi süre sonra dönüp müjdeli haberi vermek için kurduğu cümle. muhtemelen söz konusu anne bayılır bunu duyduktan sonra. dansözlük kötü meslek ya, kızı kötü yola düşmüş ya. o yüzden. *
-
ekmek parası adı altında yapılanların mübah olması
taksi, minübüs ve halk otobüsü şoförlerinin tanrısal bir sırayla durakta bekleyen gariban vatandaşa erekte olmuş korna ile tecavüz etmesi durumudur. sıra konusunda birbirlerine tecavüz etmeleri de söz konusu olabilmektedir. *
-
yemeğin yanında şarap içen türk
esasında türk kültüründe olmayan bir davranıştır. yani bunu yapan amcam avrupa özentisidir. bizde bir şarap - ekmek muhabbeti vardır hacım o da filmlerde ve kitaplarda... başka da bir şey duymadım.
şarap ve türk kültürü denilince aklıma gelen ilk yer masa kadeh değil palto ve iç cebidir arkadaş. bizde yemeğin yanında ayran içilir(geçen çekirdeğin yanında içtiğimi söyledim diye eksileyen arkadaşa da burdan selam ederim) kola meşrubat falan içilir. e alkol olsun bak hadi rakı içilir. sofrası muhabbeti vardır filan. e şarap ne bok yemeye gelmiştir soframıza millet sorarım size? coca cola içiyoruz o da amerikan malı ama yemekle dehşet gidiyor. peki şarap? gerçekten zevk alıyor mu onu dolmanın yanında içen? içen varsa söylesin arkadaş ben şarap içiyorum yanında da biftek yiyorum çünkü; bıdı bıdı desin.
meraklar içerisindeyim. -
yaz tatilinde birden boy atan çocuk
sinir olunası, ıslak odunla dövülesi çocuktur.
"naber len mustafa?" deyip enseye şaplak, göte parmak uğurladığınız çocuk, kocaman dırık gibi bir adam olarak gelip dikilir karşınıza. "naber lan mustafa" bir anda "mustafa" olmuştur artık.
benimde böyle kuzenlerim var. adamı son gördüğümde çocuktu, bi geldi iki katım.
hayır bunların sesi de kalınlaşıyo. "naber nasıl gidiyor okul lan?" diyorum. "idare eder be abi" diyor.
ama öyle böyle demiyor, kalın bir sesle diyor. sanki o abi, ben kardeşim.
sonra ben daha soru soramıyorum o kuzene. "ulan bu beni döver de şimdi" diyorum.
lanet gelsin bu çocuklara. -
fokur fokur yazarlarının şifreleri
mahlas: salem
şifre: sabrinanınkedisivaryasiyaholan
not: örneklerin gerçekle bir ilgisi yoktur. zaten siz de öyle tahmin ettiniz. -
fokur fokur yazarlarının öyküleri
temmuz sonu ağustos başı ..
gece saat 01.00 suları. 3 kız dışarıda dolaşırken bir araba yanlarına yaklaşır. kızlar hafif tebessümle kibarca reddeder. farklı bir şeyler sezer kızların içinden biri. farklı gözler,farklı bakışlar,sanki farklı hisler... istemese de bütün gün düşünür ,bütün gece... bir daha gelseler evet diyebilcek miyim diye düşünür.o an gelir.der evet , arabaya binip giderler bara. eğlenilir sabahın ilk ışıklarına kadar.çorbalar içilir , telefonlar verilir.. 2 hafta nasıl geçti bilinmez.akşam üstüne kadar plajda yapılan sohbetler,gece yapılan mangallar,hamakta titreyerek içilen kahveler,bir an için dans edilen o ilk müzikler..
memlekete gelir her iki tarafta , yaz aşkı olarak kalmamasını umut etseler de her şey belirsizleşmeye başlar.kız aşık olur.ya da aşkın tanımını bilmediği için aşık oldum sanar fakat kapılmaya başlamıştır bile.bir mesaj yıkar ortalığı sadece iki damla gözyaşı titreyen eller akmış bir makyaj bırakır geride ...
' seni sevmeye çalıştım yapamadım.biraz zamana ihtiyacım vardı çünkü aynı senin gibi birini tanımıştım ,aşık olmuştum.unutamadım. sakın yanlış anlama unutmak için seninle oyalanmadım sen çok iyi birisin çok masumsun çok tatlısın ama yapamıyorum kusura bakma olur mu? '
yaz aşkı olarak kalmamasını umut etseler de öyle hatırlanır. evet yaz aşkıdır. bu böyle değil diye ısrar etseler de 'yaz aşkı' olarak kalmıştır. * -
tuvalet kapısının arkasına yazılan ilginç yazılar
"bunu yazan tosun, okuyana kosun." gibi yazılardır.
tuvalette bile rahat yoktur. -
araba kullanırken sürekli telefonla konuşan kadın
en kısa zamanda bir kulaklık alması gereken kadındır. zira kadın ksımısı direksiyonu tek eliyle kontrol edemeyebilir. narin insanlar ya ondan diyorum.
-
fokur fokur yazarlarının şiirleri
ellerim titriyor mu ki ?
göremiyorum gözlerimin bulanıklığından.. ya da kalbimin bunaklığından...
hayır yalan söyledim...sadece soğuktan titriyor ellerim..
romantik görünmeye çalıştım sana..
ama ellerimin üşümesinin sebebi yine sensin..
olsaydın burda..sarsaydın sıcacık ellerinle ellerimi..
üşümezdim..
beslediğin kuşlar gelmiyor artık camın önüne..ya da gelemiyorlar..
hepsinin yemine zehir koydum çünkü..
burdan anla işte sana olan nefretimi..
elbise dolabımı açıyorum..
melankoli ve hüzün bastırıyor naftalin kokusunu..
siktir git başımdan.. iyi bak kendine..
gözlerimin dinlenmeye ihtiyacı var biraz..
sultan ahmet.. allaha emanet.. -
çocukluk dönemini hatırlatan kokular
geçen gün kuyumcuya girdiğimde bana flasback yaşatıp, beni taaa izmir'e götürmüştür...
bir süre durakladıktan sonra, beynimde ''yok ya o olamaz ne alaka kuyumcu falan''diye beni düşündürüp, olsa olsa oda kokusudur dediğim, ve arkasından sorup, tipitip sakızı yanıtı aldığım, ve ben hala ısrarla üstüne ''çok utanç verici'' tekrardan ''pardon anlayamadım ne kokuyor'' sorusunu tekrar yönelttiğimde, o orta yaşlı adama yakıştırmamamla ilgilimidir bilmiyorum, ''sakız piyasada yok olduğundan da olabilir'' adamın verdiği cevap bana ''sakız hanımefendi sakız, tipitip sakızı çiğniyoruz'' demesi ile, sorunu çözdük...
cevabımı yazmayım daha utanç verici, orada yaşadıklarımı onlar anlamadılar ama, ben izmir de o bakkaldaydım, parasını verdim ve kağıdını söküp ağzıma attım. çocukluğum kadıköy' de alakasız bir yerde, bana yine göz kırptı, bir tipitip sakızıyla... -
çok sövmeli rap şarkısı
rap kültürüne hakim olmadığım için bunların hangi sınıfa sokulduğunu bilmiyorum ama birçok şarkı var böyle. insanlar dinliyor.
-
çok yakında bütün marketlerde
yeni çıkan bir ürünün reklamını yaparken kullanılan cümledir.
x ürünü çok yakında marketlerde. -
çevreci
doğayla uyumlu * yaşamanın gerekliliğinin farkında olan ve bu yönde davranan insan.
-
çilekli soda
böyle şekerli, böyle mis gibi kokulu içecek. her zaman içilmez ama arada insanın burnuna burnuna kokar. olsa da içsek diğ mi?